Mustafa Asım Şafak kim?

Fotoğrafım
Antalya, 05323611890 masafak@gmail.com, Türkiye

BERİ GEL

Beri gel, daha beri, daha beri. 
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle? 
Bu hır gür, bu savaş nereye dek? 
Sen bensin işte, ben senim işte. 

Ne diye bu direnme böyle, ne diye?
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye? 
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek, 
Ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?

MEVLANA
--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com

ZEKA ÖMÜR BOYU GELİŞTİRİLEBİLİR

- "Sharon Begley'in makalesi, zekâmızı nasıl geliştirebileceğimizle ilgili harika bilgilerle dolu! Özellikle nörolojik alanda yapılan bilimsel araştırmaların sonuçlarıyla donanmış makale bizlere beynimizi nasıl daha iyi kullanacağımız konusunda fikirler veriyor.
- Öncelikle araştırmalar bize, zekâmızı tüm hayatımız boyunca geliştirebileceğimizi söylüyor, yani zekâ katsayımızı yükseltebiliriz. Zekâmızı dört sene gibi bir sürede 21 puan kadar yükseltebilir ya da 18 puan kadar düşürebiliriz. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bize beynin değişme kapasitesinin çok açık bir şekilde var olduğunu gösteriyor. Beynin değişebilme kapasitesiyle ilgili yapılan araştırmalar, kişinin 70'li yaşlarına kadar beyninin yeni nöronlar üretebildiğini gösteriyor.
- Bir diğer önemli bulguysa fiziksel aktivitelerle bilişsel aktivitelerin, beynin benzer bölgelerini çalıştırdığı yönünde. Bir başka değişle, örgü örmek, klasik müzik dinlemek ve yürüyüş yapmak gibi uğraşlarla farkında olmadan zekâmızı da artırıyoruz.
- 'Şekerleme' zekâya iyi geliyor
- llinois Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre, yürüyüş kişinin zekâ katsayısının artmasına sebep olabiliyor. Bir başka araştırmaysa, 2010 yılında Kaliforniya, Berkeley Üniversitesi'nden geliyor: Gün içinde 'şekerleme' yapmak dediğimiz yani kısa süreli şekilde uyuklamak da zekâ sayımızın artmasını sağlıyor. Ve son olarak 2011 yılında 'Nature Neuroscience' tarafından yapılan bir diğer araştırmaysa, kahve sevenlere iyi haber getiriyor; kafeinin beyindeki nöronların iletişimini güçlendirdiğini kanıtlıyor. - Bitter çikolatanın da hafızaya iyi geldiği tespit edildi."
- Peki, bu bilgilerin ışığı altında Begley bize başka neler öneriyor?
- Alzheimer'ı önlemek için bolca bulmaca çözün.
- Fiziksel aktivitelere katılın. Dans edin, tenis oynayın. Kalp ritmini yükseltecek ve koordinasyon gerektirecek bir aktiviteler uygun olur.
-  Kendinizi yeni fikirlere ve yeniliklere açın, bunu sağlayacak konuşmaları dinleyin.
- Yeni bir lisan öğrenmeye çalışın.
- Yeterince uyuyun. Harvard Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, uyku esnasında beyin, hatıraları işleme koymaya devam ediyor ve uyandığınızda daha iyi hatırlayabiliyorsunuz.
- Örgü örün veya nakış işleyin.
- Gülümseyin! Çeşitli çalışmalara göre, yüz ifademize çatık kaşlı bir ifade koyarak düşüncemizi negatif etkiliyoruz.
- Yeterince su için. Susuz kaldığımızda beyin planlama konusunda çok zorlanıyor ve daha çok enerji harcıyor.
- Sanat, resim sergileri ve müzeleri gezin.
- Müzik aleti çalmayı öğrenin.
- Şehir merkezinin dışına çıkın, doğayla iç içe olun. Dış uyaranların az olduğu bir ortam beyninizi dinlendirir.
- Elle yazı yazın. Araştırmalar, el yazısı kullanmanın, beynin daha çok kullanılmasını sağladığını ve el yazısıyla yazılan şeylerin daha kolay hatırlandığını ortaya koyuyor.
- Yaptığınız işle ilgili olarak her 25 dakikada bir kısa ara verin.

--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com


BONSAI

DİKKAT ANNE BABALAR .....
BONZAİ İŞGALİ !...


Başlığa bakıp minik Japon ağacı sanmayın. Bonzai şu anda Türkiye'nin başına musallat edilmiş büyük bir bela. İlkokula kadar inen, ama daha çok lise ve üniversite gençliğinin kullandığı"ucuz" uyuşturucu.

Küçük paketler halinde (3gramlık) 3-5 liradan satılıyor. Uyuşturucuya alıştırmak 
için adeta "teşvik" uygulanıyor. Kısa sürede bağımlılık yapıyor, "sentetik" bir uyuşturucu olduğu için vücutta tahribatı esrar ve eroinden çok daha yüksek oluyor. Böbrek ve  kalp yetmezliğine yol açıyor.


Okullarda özellikle kız çocuklar üzerinden dağıtımı yapılıyor. Ailesinde ve kendisinde alkol alışkanlığı olmayan umulmadık çocuklar, bonzai satışı için aracı olarak kullanılıyor.

Peki nereden geliyor bonzai? Çin ve Yunanistan üzerinden. Son zamanlarda Suriye'nin de bu zincire eklendiği belirtiliyor. Mülteci akınıyla birlikte bonzainin de yurda dağılmaya başladığını söylüyor Yeşilay'ın İstanbul Fatih Şube Başkanı Ramazan Akgün. Suriye istihbaratı ve birlikte çalıştığı bazı ülke istihbarat örgütlerinin Türk gençliğini zehirlemek için bonzaiyi araç olarak kullandığı öne sürülüyor.

Peki ne yapmak gerekiyor? Ramazan Akgün, "Okullarda, ailelerde, çocuklarda farkındalık yaratmak gerekir. Bonzai herkese anlatılmalı. Ne olduğu, nasıl sonuçlar verdiği, vücudu nasıl tükettiği iyi bilinmeli" diyor.
Bir de öneride bulunuyor: "Ailelerin çocukları yakından izlemesinde yarar var..."

Aslında tehlikeli sentetik uyuşturucu sayısı son aylarda ikiye çıkmış durumda. Bonzai gibi hızla yayılan yeni bir uyuşturucu var: Adı Jamaica.
Gençler arasında bonzai ve Jamaica partileri veriliyor. Yani dağıtım ağı o kadar yaygın...

Tehlikeli olan ve ailelerin bilmesi gereken şu: Bonzai ve Jamaica tek kullanımda bile alışkanlık yapabiliyor. Bu alışkanlık sonucu vücut çürüyor.
Genç yaşta kalp krizinden ölenlere bakıldığında, yüzde 90'ının bonzai
kullandığı görülüyor...

Türkiye'de gençler son 4 yıldır Bonzai kuşatması altında. Öyle ki, internette bonzai üzerine yazılmış şarkılara, sipariş verebilmek için
telefon numaralarına dahi ulaşabiliyorsunuz. Polis ardı ardına operasyonlar yapıyor. Özellikle İstanbul'da...

Gençler bonzai ile "kafa" yapıp eğlendiklerini, oyun oynadıklarını
zannediyor. Ama hayatlarının kumarını oynuyorlar. Çünkü bonzai tuzağına düşenler kurtulamıyor. Bu kumara katılanların ömrü en fazla 3 yıl...


--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com


AĞUSTOS BÖCEKLERİNİN SESİ

Aşağıdaki link ile yavaşlatılmış haldeki ağustos böceklerinin sesini dinleyeceksiniz. Çok ilginç! Adeta insanlardan oluşan bir koronun sesine benziyor.

http://enpundit.com/someone-recorded-crickets-slowed-track-sounds-like-humans-singing/

--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com

BİR ERKEK İKİ BAŞ

Bekir Coşkun, 8 Kasım tarihli "Pipi Sendromu" yazısına şöyle başlıyordu:
Bir şeriatçı canlı bomba...Canlı yakalandı...Gövdesine belki otuz kilo bomba sarmış, tam patlatması gerekirken, ya korkudan eli titremiş becerememiş ya da fitili ateş almamıştı...Bombaları üzerinden aldılar...Üstünü aradılar...Pipisi bir demir kılıfın içinde...Kalem kapağı gibi diyelim..
Görevliler şaşırdılar:
“Bu ne?..”
“Tedbir” dedi...
Nasıl yani?”
“Ona bir şey olmasın diye...”
“Sen paramparça olduktan sonra, ona bir şey olmayınca ne oluyor?..”
“Şehadete erip cennete gittiğimde 72 huri verecekleri için, görevi hakkıyla yerine getirmesi bakımından...”

Tom Hickman’ın “God’s Doodle: The Life And Times Of The Penis” adlı araştırması son derece ilginç. Antik çağlardan günümüze, bütün erkeklerin zaten iki başı varmış! Çin’den Maçin’e, Sümerlerden Romalılara, Japonlardan Amerikalılara tüm tarih boyunca, erkeklerin kafasından “büyük baş”, pipisinden ise “küçük baş” olarak söz edilirmiş.

Leonardo da Vinci, “erkeğin iki başı”na ilişkin düşüncelerini, çağımızdan 500 yıl önce şöyle yazmış: “Penis, insan zekâsıyla doğrudan ilintili ve hatta bazen özgün bir zekâya sahiptir. Sahibinin uyarmak istediği penis, oralı olmayabilir. Kimi kez, sahibi uyarmayı aklına getirmediğinde, hiç istemediğinde bile harekete geçebilir. Çoğu kez sahibi uyurken uyanır, uyanıkken uyur. Sahibi ne isterse istesin, tersini yapabilir. İşte bu yüzdendir ki bu yaratık (penis) özgün bir yaşama sahip ve erkeğin aklından bağımsız bir akıldır, diye düşünüyorum.”

Sofokles’e göre penis bir deli, sahibi de deliye zincirli ve deli nereye çekerse oraya giden bir zavallı. Yahudiler, aynı sonuca bir atasözüyle varmış: “Pipi kafayı kaldırınca, erkek beyni toprağa gömülür.” Zaten Antik Roma’da erkeklik organı, “dar zihin” anlamına gelen Latince “mentula” sözüyle ifade edilirmiş. 18. yüzyılda ise din bilginleri, yine Latince, ama “kuyruk” demek olan “penis” sözcüğünde karar kılmış.

Yazar, komedyen ve aktris olan ve 1986 yılından günümüze aktif olarak gösterilerini sürdüren İngiliz sanatçı Josephine Grace Brand (Jo Brand) şöyle demiştir: "Pipinin kök ucundaki gereksiz et kütlesine, erkek denir.”

Ve bizim kendi değerimiz Cem Yılmaz da son gösterisinde şu tespitte bulunuyordu: "Erkek bir deliyle yaşıyor."

-- 

Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com


T-SHIRT NASIL KATLANIR

Tıklayın, Seyredin
http://vitaminl.tv/video/727

--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com


90 YILLIK TÜRKİYE CUMHURİYETİ ARŞİVİ

1919-1919 (1) <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1919-0.pdf>  
 1919-1919 (2) <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1919-1.pdf
 1919-1937 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1937.pdf
 1937-1942 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1937-1942.pdf
 1943-1945 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1943-1945.pdf

        
1946-1950 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1946-1950.pdf>       
 1950-1955 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1950-1955.pdf
 1955-1960 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1955-1960.pdf
 1960-1961 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1960-1961.pdf
 1961-1964 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1961-1964.pdf

 
1964-1966 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1964-1966.pdf
 1966-1971 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1966-1971.pdf
 1971-1973 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1971-1973.pdf
 1973-1975 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1973-1975.pdf
 1975-1978 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1975-1978.pdf
 1978-1980 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1978-1980.pdf
 1980-1982 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1980-1982.pdf
 1982-1984 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1982-1984.pdf
 1984-1988 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1984-1988.pdf
 1989-1993 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1989-1993.pdf
 1993-1997 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1993-1997.pdf
 1997-1999 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1997-1999.pdf
 1999-2002 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1999-2002.pdf

 
2003-2006 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/2003-2006.pdf
 2006-2007 <http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/2006-2007.pdf>  


--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com


ŞAFAK MA, MD.
Professor of Otorhinolaryngology
Head of Otrhinolaryngology Department
President of Surgical Science Division
Near East University, Faculty of Medicine
Chief Editor of Near East Medical Journal

GSM: TRNC +90 542 877 55 66
          TR     +90 532 361 18 90


ŞAŞIRTICI ANTİK KONSOL

200 Yıl önce tasarlanmış mobilyanın özelliklerini izlemenizi öneririm:

http://www.youtube.com/embed/MKikHxKeodA?rel=0

--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com


YILMAZ ÖZDİL'DEN: NUTUK ATMANIN FAYDASI YOK

27 senedir gazetecilik yapıyorum...
Ve, çalışma hayatımın en enteresan "sansür" olaylarından biri geldi başıma...
"Açılım"ı destekleyen arkadaşların, iyi okumasını öneririm.
Tatilden döndüm...
"Kürtçe" başlıklı
bir yazı yazdım.
Bugün çıkacaktı.
Şöyle başlıyordu:
"Kimimiz Türk, kimimiz Kürt, kimimiz Laz, kimimiz Çerkez... Yahudimiz,
Rumumuz, Ermenimiz, Rus gelinlerimiz, Alman damatlarımız; uzatmayayım,
'mozaik' derler, değiliz aslında, 'ebru'yuz, koskoca bir aileyiz...
Ve, ortak bir vatanımız, ortak bir resmi dilimiz var bizim;
Türkçe... Bizi, biz yapan."
*
Şöyle devam ediyordu:
"Dünyaya entegreyiz; İngilizce de öğreniriz, Japonca da...
Elbette, anadilini de, mesela Kürtçeyi de öğrenmek en doğal hakkıdır
yurttaşların...
Ama, bu doğal hakkı, 'açılım' adı altında, 'resmi dil' haline
dönüştürmeye çalışmak, bizi biz olmaktan çıkarmaz mı?
'Bizi bize yabancı' hale getirmez mi? İki lisanlı toplum olursak eğer...
Birlikte yaşamak isteyen, sorunlarını konuşa konuşa çözme iddiasında
olan, ancak, birbirinin dilinden anlamayan bir toplumu, hangi tutkal
bir arada tutabilir?"
Ve, şöyle bitiyordu:
"Silahla beceremeyen bölücülerin tuzağına düşmemeli Türkiye...
Kanın durması için teröriste bile şefkat gösterilebilir; bakarsın,
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır...
Fakat, farklı dil, kardeşi kardeşe yabancı haline getirir, ki,
terörden tehlikelidir."
*
Yazı buydu.
Peki "sansür" nerede?
Şurada...
Yazıyı Kürtçe yazmak istedim!
Hayır...
Amacım, Türkiye'nin en etkin gazetesinde ilk Kürtçe makaleyi yazan
kişi olmak değildi...
Yukarıdaki satırları okuyacaktınız ve anlamayacaktınız.
Amacım işte buydu.
*
Araya "ikinci resmi lisan" girdiğinde...
Farklı etnik gruplara mensup olan, ancak, Türkçe konuşarak, Türkçe
yazarak, Türkçe okuyarak "anlaşan" bir toplumun, nasıl aniden
birbirine yabancılaşacağını görecektik...
Kanıtı da, bu yazı olacaktı.
*
E hani sansür?
Buyrun...
*
Kürtçe bilmediğim için, Türkiye Çevirmenler Derneği'ne başvurdum, "Bu
yazıyı Kürtçeye çevirmek istiyorum" dedim.
"Hay hay" dediler, İstanbul'daki "yeminli tercüme bürosu"nun
telefonlarını verdiler. Aradım...
"Hay hay" dediler, Kürtçe tercüman bulmak için iki gün izin istediler
ve çevirme ücretinin de 180 lira artı KDV olduğunu belirttiler...
"Hay hay" dedim, fatura bilgilerimi gönderdim,
yazımın Kürtçe tercümesini beklemeye başladım.
*
İki gün sonra...
Türkiye Çevirmenler Derneği'nden aradılar...
"Kürtçe tercüman bulduklarını, hatta 8 tane Kürtçe tercümana
başvurduklarını, ancak 8 tercümanın da bu yazıyı Kürtçeye çevirmek
istemediğini" söylediler...
*
Allah Allah!
Niye birader?
"Yazının içeriğini uygun bulmamışlar!"
*
(Bu arkadaşlar "yeminli" tercüman ama, yeminleri bi acayip...
İçeriğini beğenirlerse, tercüme ediyorlar, beğenmiyorlarsa,
etmiyorlar... Sanırsın, tercüman değil, sansür kurulu!)
*
İşte böyle...
Terör, bizi bölemez.
Lisan, böler.
Cart diye.
Bizi bize yabancı eder.
Kanıtı da bu yazı.

GÜN İSİMLERİ

HAFTA
Farsça kökenlidir, yedi anlamındaki "heft" kelimesinden gelmektedir.
Azerbaycan'da YEDDİCE olarak adlandırılır.

PAZAR
Farça kökenlidir;  "ba" yemek, "zar" yer anlamındadır.
İngilizce'si SUNDAY, güneş anlamındaki SUN kelimesinden "Sun"s Day" şekllinde türetilmiştir.
Azerbaycan'da iki haftanın arasındaki gün anlamında ARAGÜN olarak isimlendirilmektedir.

PAZARTESİ
Türkçe'de PAZAR kelimesine ek olarak sonrası anlamında "ertesi" eklenerek türetilmiştir.
İngilizce'de "moon" ay anlamındaki kelimeden türetilmiş, MONDAY - AYGÜNÜ anlamındadır.
Türkmen dillerinde haftanın birinci günü olarak kabul edilir ve BAŞGÜN olarak isimlendirilmektedir.

SALI
Arapça ve İbranice'de üçüncü anlamındaki "sülüs" kelimesinden gelmektedir.
İngilizce'de TUESDAY, Roma Savaş Tanrısı Mars anlamındaki TIW kelimesinden, "Tiw's Day" şeklinde türetilmiştir.
Azerbaycan'da temizlik ve süsleme günü anlamında TOZGÜN olarak isimlendirilmektedir.

ÇARŞAMBA
Farsça dört anlamındaki "çahar" ve gün anlamındaki "şamba" kelimelerinden türetilmiştir.
İngilizce'de WEDNESDAY, İskandinavların Baba Tanrısı ODIN için "Woden's Day" şeklinde türetilmiştir.
Azerbaycan'da ateş anlamındaki "od" kelimesinden ODGÜN olarak türetilmiştir.

PERŞEMBE
Farsça beş anlamındaki "penç" ve gün anllamındaki "şamba" kelimelerinden türetilmiştir.
İngilizce'de THURSDAY, İskandinav Yıldırım Tanrısı THOR için "Thor's Day" şeklinde türetilmiştir.
Türkmen'ler haftanın ilk günü olarak pazartesiyi kabul ettikleri için ortadaki gün anlamında ORTAGÜN olarak isimlendirmektedir.

CUMA
Arapça'da toplanma anlamında "cuma" kelimesinden gelmektedir. 
İngilizce'de FRIDAY, İskandinav Aşk Tanrısı FREYJA için, "Freyja"s Day" şeklinde türetilmiştir.
Karaçay-Balkar ve Kuman dillerinde iyi ve kutsal gün anlamında YEYGÜN kullanılmaktadır.

CUMARTESİ
CUMA kelimesini arkasına "ertesi" eklenmesiyle oluşturulmuştur.
İngilizce'de SATURDAY, "Saturn's Day" olarak türetilmiştir.
Azerbaycan'da akraba ve halk günü anlamında ELGÜN olarak kullanılmaktadır.

BİR ÖNERİ
Neden biz de bunların Türkçe karşılıklarını oluşturmuyoruz.
Örneğin YEDİCE'nin günleri 
İLKGÜN - İLKERTESİ - ÜÇÜN - ORTAGÜN - BEŞİN -  CUMA (Kur'an-ı Kerim'de suresi olan bir isim olarak aynı kalmalı) - CUMARTESİ


--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com

SİVRİSİNEKLER KURBANLARINI NEYE GÖRE SEÇİYOR

Dünyadaki 3 bin 500 çeşit sivrisinekten sadece küçük bir grubu kan emiyor. Sadece dişi sivrisinekler hayvan ve insan kanıyla beslenirken, aslında onlar da hayatlarının büyük bir kısmını vejeteryan olarak geçiriyor. Sivrisinekler sadece yumurtlama dönemlerinde ekstra besine ihtiyaç duyuyor ve kan emiyor.
Sivrisinek uzmanı Dr James Logan’a göre kan emiciler bazen sadece daha kolay olduğu için daha büyük hedeflere yani uzun boylu ve kilolu kişilere yöneliyor. Aynı zamanda avlarını tespit etmek için havadaki karbondioksit salgısından yararlanan sinekler, daha çok karbondioksit salgılayan iri kişileri daha çabuk fark ediyor.

Londra Hijyen ve Tropik Tıp Okulu bilim insanlarından Dr Logan, vücut kokusu ve terin de sivrisineklerin tercihlerinde belirleyici olduğunu söylüyor. Sivrisineklerin koku alma duyularının çok güçlü olduğunu söyleyen Logan, çok terleyen ya da ten kokusu yoğun olan kişilerin daha fazla ısırıldığını söylüyor.
Alkol tüketimi ve ayak kokusu da sivrisinekleri çeken faktörlerden. Fransa’da ve Japonya’da yapılan araştırmalar alkol tüketiminin vücut sıcaklığını artırdığını ve terde alkole rastlanmasına neden olduğunu gösterdi. Ayak kokusunun da sivrisinekleri çektiği tespit edildi. Uzmanlar bunun nedeninin sivrisineklerin  vücutta yaşayan bakterileri çekici bulduğunu ve ayak kokusunun da bakteri varlığının bir işareti olduğunu düşünüyor.

Bunlar dışında hamilelik ve kan grubu da insanların daha çok ısırılmasına neden oluyor. Bilim insanları hamilelik sırasında hormon salgıları ve vücut ısıları değişen kadınların sivrisineklerin hedefi haline geldiğini belirtirken, kan gruplarının neden sivrisinekleri etkilediği ise henüz bilinmiyor.

2004 yılında Tıbbı Etimoloji Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmaya göre O grubu kana sahip olanlar A grubu kana sahip olanlardan iki kat daha fazla ısırılıyor. 

Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com
 

İSTANBUL'UN GEÇMİŞİ

http://www.biristanbulhayali.com/bir-yeralti-sehri-olarak-istanbul-ve-bir-belgesel#.T43jMA16y-0.facebook._,_.___

Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com
 

KOKULARDAN KURTULMA

KAVUN KOKUSU

Buzdolabındaki kavun kokusu son derece rahatsız edicidir. 

Bunu gidermek için, dolaba sirke ile ıslatılmış bir peçete koymanız yeterli olur.

 

SOĞAN KOKUSU

Pek çok kişi pişmekte olan soğanın kokusundan hayli rahatsız olur. 

Bunu önlemenin çok kolay bir yolu var: içine bir-iki karanfil atmak.

 

TUZLU YEMEK

Yemeğin tuzunu fazla kaçırdıysanız, tencerenin dibine birkaç dilim çiğ patates koyup pişirin. Yemeğin tuzu çekilecektir.

 

BALIK KOKUSU

Bıçağınızdaki balık kokusunu çıkarmak çok zordur. 

Fakat, kuru bir beze bir parça karabiber ekerek bıçağınızı iyice ovarsanız hemen çıkar.

 

BALIK YERKEN KOKUSU ELİNİZE SİNMEMESİ İÇİN

Balığı yemeye başlamadan önce elinizi limonla silerseniz. elinize balık kokusu sinmez. 

Yıkayınca balık kokusunun elinizde olmadığını göreceksiniz. Aslında bıçağınıza da bu yöntemi tatbik edebilirsiniz.

 

BALIK PİŞİRİRKEN

Balıkları kızartmak üzere yıkadıktan sonra kurulamanızda fayda var. 

Bu surette balığın una ve yumurtaya daha iyi bulanmasını sağlamış olursunuz.

 

KİRLİ ELLER

Eliniz katran gibi yapışkan bi madde ile kirlenmiş olabilir. 

Önce vazelinle güzelce silin. Ardında da sabunla yıkayın. Katrandan iz kalmaz.

 

ÇAMUR LEKESİ

Çamur henüz kurumamış ise, ipekli ve yünlü kumaşlarda iyice kurumaya bırakılmalıdır. 

Sonra çamur sert bir fırça ile fırçalanır ve sirke sürülür.

 

YAPIŞAN BARDAKLAR

Üst üste koyduğunuz bardaklar yapışıp çıkmıyorsa bir leğenin içerisine koyun.

Üstteki bardağın içerisine buz koyup leğenin içerisine yavaş yavaş sıcak su koyun. Bardakların kolayca çıktığını göreceksiniz.

 

SÜTÜN TAŞMAMASI İÇİN

Sütü kaynatacağınız tencerenin ağız kısmına sıvı yağ sürerseniz sütün taşmasını önlemiş olursunuz.

 

ÜTÜ YAPARKEN

Ütü yapmayı kolaylaştırmak ve süreyi azaltmak için, ütü masasının kılıfının altına alüminyum folyo koyun. 

Sıcağı geri yansıtacağından ütü yapmak daha kolay olacaktır. 

 

CAM SİLERKEN

Camlarınızı silerken suyun içine biraz tuz koyarsanız hem daha kolay temizlenir hem de tertemiz, pırıl pırıl olur.

 

SARIMSAK KOKUSU

Ellerdeki sarımsak kokusunu çıkarmak için avucunuza biraz tuz alıp, hafifçe nemlendirdikten sonra iyice ovalayın. 

Sabunla da iyice yıkarsanız sarımsak kokusunun çıkmış olduğunu göreceksiniz. 

 

ARI ve SİVRİSİNEK SOKMALARI İÇİN

Kesme şekeri hafif ıslatın, sokulan kısmın üzerine hafifçe bastırın zehiri alır ve kaşınmayı şişmeyi önler.

 

TER KOKUSU

Ter kokusuna neden olan bakterilerden kurtulmak için pamuğu şekersiz ve alkol bazlı bir ağız gargarası ile ıslatın ve koltuk altlarına sürün. 

Koltuk altlarını jiletle yeni temizlediyseniz, bunu denemek için bir gün bekleyin.

Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com
 

LEKE TEMİZLİĞİ

Modern dünyada binbir çeşit leke var ve herbir leke üst baş temizliğinden, ev temizliğine kadar her alanda bizi tendit ediyor. Ama her lekeden kurtulmanın da bir püf noktası var. Hangi leke nasıl çıkar bilmek lazım.
Yünlü, pamuklu, ipek kumaşlar için elinizin altındaki sihirli leke çıkartıcıyı biliyor musunuz? Kuru fasulyenin haşlama suyu, içine tuz katılmadığı taktirde mükemmel bir temizleyicidir. Bunu sakın unutmayın.

Alçı Lekesi

Ilık sirkeye batırılmış bir bezle silin.

Alkol Lekesi

Cilalı ahşap üzerinde: Lekeli yerleri bir mantar tıpasıyla silin veya terebentinle ıslatın, sonra parlatın.

Masif ahşap üzerinde: Eter veya benzinle temizleyebilirsiniz. Leke çok inatçıysa, çakmak benzinini deneyiniz.

Altın Temizliği

Bir litre suya 15 gr. sabun rendesi ve 100 gr. amonyak ilave edin. Temizlemek istediğiniz altın eşyalarınızı bu karışımın içinde yarım saat kadar bırakın. Sonra, soğuk suyla çalkalayın ve bir deri parçasıyla temizleyin.

Alüminyum Temizliği

Kimi zaman alüminyum kaplarımız kirlenir ve lekelenir (özellikle bulaşık makinasında yıkadıktan sonra kararırlar). Bunların temizliği de kolaydır. İçinde kuzu kulağı pişirin veya süt kaynatın. Bozulan rengi eski haline dönecektir. Biraz zeytinyağı ile birkaç damla alkolü karıştırın ve yumuşak bir bezle alüminyum kaplarınıza sürün. Pırıl pırıl olacaklardır.

Ampullerin Temizliği

En iyi temizleyici alkoldür. Ancak ampulün yüzeyi pütürlüyse bir kesilmiş soğan parçasıyla silin, sonra nemli bir bezle temizleyin. Ampulü temizledikten sonra ışığı yakmadan, üzerine bir iki damla parfüm sürün. Eviniz mis gibi kokacaktır.

At Kestanesi

Elleriniz için:At kestanesi tozu ile ellerinizi yıkarsanız beyaz ve yumuşak olmalarını sağlarsınız.

Çamaşırlar için: Özellikle beyaz çamaşırları at kestanesi suyuyla yıkarsanız kar gibi beyaz olurlar. Ayrıca, at kestanesiyle yıkanan çamaşırlar nemliyken ütülenirse kolalı gibi olur.

Ayakkabıdaki Lekeler

Su lekesi: Boyamadan önce vazelin sürün.

Küf Lekeleri: Bir beze gliserin sürerek lekeleri silin.

Spor ayakkabılar: Benzine batırılmış, eski diş fırçasıyla temizleyin.

Açık renk ayakkabılar: Üzerindeki lekeler benzine batırılmış bir bezle silinirse yok olurlar.

Koyu renk ayakkabılar: Üzerlerindeki lekeleri alkole batırılmış bezle temizleyin. Lekeler yok olacağı gibi ayakkabılarınız pırıl pırıl gözükecektir.

Vernikli ayakkabılar: Süt ve limon suyu en tesirli temizlik maddesidir.

Süet ayakkabılar: Süet ayakkabıların dökülen tüylerini kabartmak için onları, su buharına tutun. Sakın ıslakken fırçalamayın. İyice kuruyunca tel fırçayla fırçalayın.

Rugan ayakkabılar: Çatlamalarını önlemek için zeytinyağı veya vazelin sürün. Sıcaklık çatlamalarına sebep olacağı için serin yerde saklayın.

Kahverengi ayakkabılar: Rengini değiştirip siyaha boyamak isterseniz önce çiğ patatesle ovalayın sonra siyah cila sürün.

Ayna temizliği

Aynanızı temizlemenin iki basit yolunu sıralayalım.

- Top haline getirdiğiniz gazete kağıdını, 2 ölçü su ve 1,5 ölçü sirke karışımına batırarak bununla aynanızı silin, sonra kuru bir bezle kurulayın.
-Yarıya kesilmiş çiğ patatesle aynayı ovalayın. Sonra içine az miktarda alkol katılmış suyla durulayın.

Sineklere karşı: Aynayı temizlediğiniz son suya alkol katarsanız sineklerin konmasını engellersiniz.

Balmumu Lekesi

Lekeli yere bir kurutma kağıdı yerleştirip, balmumunu emmesi için üstünde sıcak ütüyü gezdirin.

Blucinlerin Rengi

Rengini devamlı olarak açılmasını istemiyorsanız, yeniyken içine bol miktarda tuz atılmış soğuk suda 12 saat kadar bırakın. Renginin belirgin bir sabitlik kazandığını göreceksiniz.

Boya

Kokusundan rahatsız olursanız

Taze boya kokusunu yok etmek için iki çareden yararlanabilirsiniz.
-Boya kutusuna, litre başına 2 çorba kaşığı vanilya karıştırın.
-Veya boyadığınız odaya, içinde kesik bir soğan bulunan soğuk su dolu bir kap yerleştirin. Ekmek içiyle doldurulmuş bir tabak da aynı işi görecektir.

Temizliği

Oda duvarlarını temizlemek daima can sıkıcı işler arasında yer alır. Üstelik bu işin püf noktaları bilinmiyorsa…

- Odanın ortasına, kaynar su dolu bir kap bırakın. Kapı ve pencereleri iyice kapatın. Meydana gelecek buhar duvarları nemlendireceğinden temizlik işiniz oldukça kolaylaşacaktır.
- Mutfak duvarlarının temizliği için kullanacağınız sabunlu suya bolca tuz ilave edin. Böylece duvarlardaki yağ ve is lekelerini kolaylıkla çıkartabilirsiniz.
- Boyalı duvarlarınızı, iyice yıkayıp kuruttuktan sonra, nişastalı suya batırdığıız süngerle silin. Böylelikle bir sonraki temizlik işlemini kolaylaştırmış olursunuz.

Parmak izleri

- Duvarın boyasına zarar vermeden bu sevimsiz parmak izlerinden kurtulabilirsiniz.
- İzleri kesilmiş patates parçasıyla ovuşturun.
-Parafine buladığınız bir bezle silerseniz parmak izlerinin çıktıklarını görürsünüz.

Cam üzerindeki boya lekeleri

- Eğer lekeler küçükse, bunları jiletle kazıyarak çıkartabilirsiniz.
- Daha inatçı ve büyük boya lekelerini önce alkolle ıslatın, sonra jiletle kazıyın.

Kumaş üzerindeki boya lekeleri

- Leke henüz oluşmuşsa, yani tazeyse en etkili temizleyici madde terebentindir.
- Leke kurumuşsa, sabunlu suyla yıkayın ve birkaç saat bu suda bırakın. Boya iyice yumuşayınca bir bıçakla kazıyın, sonra terbentinle silin.

Böcek ölüleri leke yapmışsa

- Beyaz çamaşırlar: Çamaşır suyuyla yıkayın.
- Renkli kumaşlar: Lekeyi ılık suyla ıslatın, sonra amonyaklı suyla fırçalayın.

Ceviz Lekesi

Taze ceviz lekesinin ellerde bıraktığı sevimsiz lekeyi çıkarmak için pamuklu bir bez parçasını sirkeye batırıp lekelere sürtün. Sonra ellerinizi soğuk suyla yıkayın.

Cezvedeki Lekeler

Cezvenizdeki kahve lekelerini tuzla ovarsanız hemen çıkarlar.

Çamaşırlar

Yeni çamaşırlar: Yeni çamaşırlarınızın apresini bozmak için, bunları sodalı veya tuzlu ılık suya batırın.

Kaynatırken: Çamaşır kaynatırken oluşan buharı önlemek için, tülbent içine koyduğunuz defne yapraklarını kaynama suyuna atınız.

Beyazlık: Beyaz çamaşırlarınızı kaynattığınız suya birkaç yumurta kabuğu atarsanız kar gibi beyaz olmalarını sağlarsınız.

Sararmışsa: Çamaşırlarınızın kat yerlerinde oluşan sarı çizgileri yok etmek için, bunları çiğ sütle ıslatın. Güneşte kuruttuktan sonra yıkayın.

Renk: Keten çamaşırlarınızın, nazik trikolarınızın, bluzlarınızın ilk günkü parlaklıklarını ve güzel renklerini devam ettirmek istiyorsanız, son durulama suyuna beyaz sirke ilave edin.

Çamur Lekesi

Hiçbir zaman elbiseyi hemen fırçalamayın. Çünkü çamur lekesi genellikle kuruyunca hafif bir fırçalamayla çıkarlar. Eğer leke çıkmamakta ısrar ederse, eşit miktardaki su ve sirke karışımıyla silin.

Çantalar

Deri çantalar

- Çantalarınızı cilalayarak yağmur lekelerine karşı koruyun.
- Eğer, bu kurala uymadınızsa ve yağmur çantanızda sevimsiz lekeler oluşturduysa, çantanızı kısa bir müddet kaynar su buharına tutun. Kurur kurumaz da, ihmal etmeden hemen cilalayın.

Güderi çantalar

Rutubet, güderi çanta ve eldivenlerinizde küf izleri oluşturabilir. Fakat gliserinle fırçalarsanız bu kusuru yok edebilirsiniz.

Çay

Kumaş üzerindeki lekeler

- Beyaz kumaşta: Limon suyuyla silin. Sonra soğuk suyla durulayın.
- Renkli kumaşta. Taze lekeyi yumurta sarısını suyla karıştırarak ovuşturun. Leke eskiyse, gliserinli suyla silmeniz gerekir.

Halı üzerindeki lekeler:

Eşit ölçekteki alkol ve sirke karışımıyla lekeli yerleri siliniz.

Çimento Lekesi

Yerdeki çimento lekelerinin üzerilerine sıcak alkol sirkesi dökün. Kuvvetli fırçaladığınızda yok olduklarını göreceksiniz.

Çiklet Yapıştıysa

Kendimiz çiğnemesek de elbisemize her an bir çiklet yapışması olağandır. Çikletin yapıştığı yerin tam altına isabet eden yerine naylona sarılmış bir miktar buz koyun. Biraz bekleyin buzun soğutucu etkisiyle çiklet donar. Sonra bir fırçayla bu donan çikleti fırçalarsanız, hepsi yapıştığı yerden çıkar.

Çikolata Lekesi

Kumaş üzerindeki leke

- Çikolata lekesini temizlemenin en iyi yolu gliserinle ovuşturup yağ emici iki kağıt arasında bir müddet bırakarak yağının iyice emilmesini sağlamaktır.
- Eğer bu yeterli olmazsa ve lekelenen kumaş rengi bozulmayan cisten ise lekeli kısmı suyla karıştırdığınız 90 derecelik alkolle silin.

Halı üzerindeki leke

Sabunlu suyla lekenin dış kısmından başlayarak içe doğru silin. Üzerine talk pudrası döküp bir müddet bekleyin. Süpürdükten sonra eşit miktarlardaki su ve alkol karışımıyla silin.

Etek ve Pantolondaki Parlaklıkların Giderilmesi

Kabuğu soyulmuş patatesi iyice yıkadıktan sonra ikiye bölün. Bu kestiğiniz tarafı kumaşın parlak yerine sürmeye başlayın. Birkaç kez tekrarladığınız bu işlemden sonra eteğinizi kurumaya bırakın. İyice kuruduktan sonra da bir fırçayla fırçalayın. Kumaştaki parlaklıktan eser kalmadığını göreceksiniz.

Fondöten Lekesi

Elbisenize bulaşan fondöten leke bırakmışsa, bunu etere batırılmış bir bezle silin. Oluşan hare sabunlu suyla yıkanınca yok olacaktır.

Kan Lekesi

Hiç denememeniz gereken usul kan lekesini çıkartmak için sıcak su kullanmaktır. Lekenin pişerek daha fazla yerleşmesine yol açar sıcak su. Oysa bazı özel yollarla kan lekelerini kolaylıkla çıkartabilirsiniz.

-Beyaz kumaşlarda: Lekeyi oksijenli suyla ıslatın. Sonra sabunlu ılık suda yıkayın.
-Renkli kumaşlarda: Nişastayı suyla karıştırarak bir hamur yapın. Bunu lekeli yere sürerek kurumasını bekleyin. Sonra fırçalayarak temizleyin. Bir başka usul de aspirin tabletini azıcık suyla eritip lekeli yeri bununla örtmektir. İyice kuruyunca fırçalayarak temizlersiniz.
-Halıda kan lekesi: Lekeli yerleri beyaz sirkeyle ovuşturun.

Kahve Lekesi

Leke henüz oluşmuşsa üzerine biraz tuz dökün.

Beyaz pamuklu kumaşta:Lekeyi sabunlu su ile çıkaramazsanız, oksijenli su ile silin. Bu da yeterli olmazsa çamaşır suyu kullanmaktan başka çareniz yok demektir.

Renkli kumaşta: Lekeyi çıkartmak için birkaç yol deneyebilirsiniz.
-Lekeli kısma biraz gliserin sürün ve ılık suyla durulayın.
Nazik kumaşlar için: Şu karışımı deneyebilirsiniz. Sıcak suya bir yumurta sarısı ve birkaç damla gliserin katın. Bununla lekeli kısmı silin ve ılık suyla durulayın.
Halı üzerinde: Lekeli yeri, eşit miktarlardaki alkol ve beyaz sirke karışımıyla silin.
Cilalı ahşap üzerinde: Oksijenli suyla silin. Sonra lekeli yeri cilalayın .

Mermer Üzerindeki Lekeler

Boyalı lekeler

Meyva, kahve, içki ve nikotin lekeleri içine birkaç damla amonyak katılmış çamaşır suyuyla ovuşturulunca yok olurlar. Sonra duru suyla silmeyi ihmal etmeyin.

Mürekkep lekesi

Birkaç damla amonyak ve %20 oranında oksijenli su karışımıyla lekeleri ovun. Kuruyunca mermerlerinizi yumuşak bir bezle parlatın.

Yağ lekeleri

Mermer üzerindeki yağ lekelerini çıkartmak için benzin kullanın. Ancak bu işi ateşten uzakta yapmayı sakın ihmal etmeyin.

Sararan mermerler

Sabunlu suyla silin. Sonra tuz katılmış limon suyuyla ovuşturun. Durulatıp kurutun.

Pas lekeleri

Oksalit asit pas lekeleri için birebirdir. Bir kaşık oksalit asidi az miktardaki sıcak su içinde eritin. Buna batırdığınız bir bezle lekeli yerleri ovun.

Beyaz mermerler

Bol tuz ilave edilmiş limon suyuyla ovun. Bir fanila parçasıyla parlatın.

Meyva lekeleri

Beyaz kumaş üzerindeki leke

Lekeyi amonyaklı suyla yıkayın. Çıkmazsa, çamaşır suyu ilave ettiğiniz sabunlu suya batırıp lekeli kısmı ovuşturun.

Renkli kumaş üzerindeki leke

-90 derecelik alkol,
-Amonyak ilave edilmiş oksijenli su,
-Ekşimiş süt: İki-üç saat leke üzerinde bırakacağınız ekşimiş süt, meyva lekesini çıkartacaktır.

Renkli kumaş üzerindeki meyva lekelerini bu sıraladığımız malzemelerden elinizin altında bulunanı veya kolayınıza geleni ile temizleyebilirsiniz.

Sentetik kumaştaki leke

-Limon suyu
-Beyaz sirke
-Hafif amonyaklı su

Bu malzemelerden herhangi birisine batırdığınız bir pamuk parçasıyla lekeyi silin. Ancak bu işi yapmadan önce lekeli kısmın altına bir kumaş parçası koymayı unutmayın.

Yünlü ve ipekli kumaştaki leke

Lekeli kısmın altına su emen bir kumaş parçası yerleştirin ve lekeyi beyaz sirkeyle silin.

Eldeki lekeler

Ellerinizdeki meyva lekelerini sirkeyle yıkar veya silerseniz kolayca çıkarabilirsiniz.

Mobilyalardaki Lekeler

Boyalı mobilyalarda;

Su lekeleri: Mantar tıpayla ovun.

Sinek pisliği: Kahve telvesiyle lekeleri silin veya sirkeyle ovun.

Şeker lekesi: Ilık suyla hafifçe sulndırılmış kahve telveleri kolayca temizler.

Cilalı mobilyalarda;

Su lekeleri: Eşit miktardaki zeytinyağı ve 90 derecelik alkolü karıştırıp buna batıracağınız bezle ovuşturursanız lekeleri yok edebilirsiniz. Eğer mobilyanızın cilası hafif bozulduysa zeytinyağı ve sigara külü karışımına batırdığınız bir bezle daireler çizerek yenileyin cilasını.

Sıcak tabak izi: Üzerine terebentin sürün ve kaynamamış ketenyağıyla ovun. Sonra temiz ve yumuşak bir bezle parlatın.

Mum lekeleri

Cilalı ahşapta: Bir karton parçasıyla kazıyarak mümkün olduğu kadarını çıkarın. Sonra sıcak suyla ovun. Eşit oranlardaki terebentin ve ketenyağı karışımına batırdığınız bezle lekeyi ıslatın. Kuruduktan sonra parlatın.

Vernikli mobilyada: Kartonla kazıdıktan sonra petrole batırdığınız bir bezle silin.

Örtüde: Mumun koparabildiğiniz kadarını kaldırın örtüyü yıkayın. Kuruduktan sonra ütülerken mum lekesinin bulunduğu yeri iki kurutma kağıdı arasına koyun.

Mürekkep lekesi

Deri eşya üzerinde: Biraz limon suyuyla lekeyi fırçalayın.

Kağıt üzerinde: Lekeli kağıdın altına kurutma kağıdı koyun. Lekenin üzerine birkaç damla oksijenli su sıkın. Sonra kuru bir pamuk parçasıyla kurutun.

Kumaş üzerinde:

-Dayanıklı bir kumaşsa: Biraz limon suyu ve ılık sütle silin. Durulanınca leke yok olacaktır.
-Nazik bir kumaşsa: Leke kuruyunca, üzerine talk pudrası dökün. Kaybolana kadar fırçalayın.
-Beyaz çamaşırda: Hemen lekenin üzerine sulandırılmış hardalı yayın. Yarım saat kadar bekleyip, süngerle lekeli yeri yıkayın.

Mobilya üzerinde:

-Eğer leke tazeyse içine çiğ süt veya limon suyu ilave ettiğiniz sıcak su yeterli olacaktır.
-Leke eskiyse zımpara kağıdı ile kazıyın. Muntazam daireler çizerek mantar tıpayla parlatın.

Parmaktaki lekeler: En etkilisi domates suyuyla ovmaktır.

Kırmızı mürekkep lekesi:Üzerine hardal sürüp birkaç saat öylece bırakın. Kırmızı mürekkep lekesinden sizi kurtaracak en iyi malzeme budur.

Nikotin

Eldeki nikotin lekeleri

-Leke belirsizse biraz limon suyu ile ovuşturmak size yeterli olacaktır.
-Leke daha ciddiyse çamaşır suyuna başvurmanız gerekir.
-Leke oldukça koyuysa şu hamurdan yararlanın: Bir çorba kaşığı bikoarbonat dö sud, bir çorba kaşığı ponza taşı pudrası ve birkaç damla limon suyunu karıştırın. Bununla elinizi iyice ovuşturun.

Kumaştaki nikotin lekesi: Leke yok olanakadar 90 derecelik alkole batırdığınız bir bezle ovun.

Küllük üzerindeki lekeler: Yıkadığınız halde küllükteki lekeler çıkmadılarsa, bunları ince tuza batırdığınız bir mantar tıpayla ovun.

Oje Lekesi

-Aseton ile
-Veya eşit ölçülerdeki alkol ve eter karışımı ile çıkartabilirsiniz. Her iki halde de lekenin altına 4-5 kat katlanmış beyaz bir bez koyun. Lekeyi silerken bu bez kirleneceğinden, kirin elbiseye geçmemesi için, kontrol edin ve lekenin altına bezin temiz kısımlarının kaydırın. Leke hemen çıkmazsa bu işlemi bir daha tekrarlayın. Sonra asetonu uçurarak leke bırakmasını önleyin.

Ot Lekesi

Lekeyi ıslattıktan sonra üzerine eşit miktarda sofra tuzu ve kırımtartar serpin. Güneşte kurusun.

Pas Lekesi

Sentetik olmayan kumaşlardaki lekeler:

-Tuzlu limon suyuyla ovuşturun. Sonra içine biraz amonyak katılmış suyla silin ve durulayın.
-Lekeli kısmı suyla ıslatın ve kaynar su buharına tutun. Kuzu kulağı ile ovun, sıcak su ile durulayın.

Sentetik kumaşlardaki pas lekeleri: Diğer kumaşlardan daha çok dikkat gerekir, en etkili çözüm lekeli kısmı biraz limonla ovmaktır.

Ruj Lekesi

-Ruj lekeli kumaşı etere batırılmış bir pamukla silmek ve bu işlemi birkaç kez tekrarlamak gerekir. Ancak bu işlemi yaparken ateşten uzakta durmakta fayda vardır. Eter çok yanıcı bir maddedir.
-Lekenin üzerine sabun sürün ve bir saat öyle bırakın. Sonra yıkayın.
-Üzerine pamukla oksijenli su damlatın. Sonra suyla durulayın.

Sebze Ayıklarken Ellerdeki Lekeler

Sebzeleri ayıklarken ellerde oluşan lekeler, ellerimizi yıkadıktan sonra bile temizlenmezler. Fakat portakal kabuğuyla ovarsak hemen kurtuluruz bu sevimsiz lekelerden.

Süt Lekesi

-Yıkanabilen kumaştaysa sabunlu bezle silin.
-Yıkanmaz kumaştaysa benzine batırılmış bir bezle bastırmadan silin. Elin hafif temasıyla benzini uçurun. Sonra ılık suda durulayın ve nemli bezle tersinden ütüleyin.

Su Lekesi

Bilirsiniz, su da leke yapar. İpekli ya da pamuklu kumaşlardaki su lekesini çıkartmak için lekeli yerleri bir bardak ya da şişenin dibiyle ovun. Fanilalarla yünlüleri ütülemek yeterlidir.

Şarap Lekesi

Beyaz kumaşta şarap lekesi:

-Kumaşı bir süre kaynamakta olan süte batırın sonra yıkayın.
-Örtünün üzerine dökülür dökülmez hemen tuz serpin. İlk yıkamada çıkacaktır. İnatçılık ederse, yıkama suyuna biraz çamaşır suyu katınız.

Renkli kumaşta şarap lekesi: Lekeli kısmı amonyaklı soğuk suya batırın.

Beyaz pamuklu örtüde: Hemen lekeli kısmı beyaz şarapla ıslatın.

Tentürdiyot Lekesi

Leke yeni ise, alkol yararlıdır. Eğer eski ise, benzin vb. şeyler ya da oksijenli su kullanılır.

Tereyağı lekesi

-Sentetik kumaşta: Sabunlu su yeterli olacaktır.
-Pamuklu ve beyaz kumaşta: Yıkamadan önce kuru sabun sürtün.
-Yünlü veya ipeklide: Talk pudrası ve tebeşir tozundan yararlanın.

Terleme Lekesi

-Beyaz renkli elbiselerde: Asitoksalitle silin. Durulayın, sonra oksijenli su ile silin.
-Nazik kumaşlarda: Hafif amonyaklı veya limonlu su yeterli olabilir.
-Yünlü kumaşta: Kumaşı birkaç saat sirkeli soğuk suda bırakarak lekeleri temizleyebilirsiniz.

Ütüde Sararan Çamaşır

Sararan kısmı nemlendirin. Üstüne mısır nişastası serpin. Sonra yine bir bez aracılığıyla ütünüzle kurutun. Leke yok olacaktır.

Bir başka yol da sararan kısmı oksijenli su ile ıslatıp, gene ütüyle kurutmaktır.

Yağ Lekesi

Sıçrayan yağlar: Kızartma yaparken ne kadar dikkat etsek de tamamen engelleyemeyiz. Bunları temizlemek için en etkili temizleyici ispirtodur.

Zeytinyağı lekesini elbiseden çıkartmak için sakın su ya da kolonya kullanmayın. Hemen bir lokma ekmek içini yuvarlayıp lekenin üstünde gezdirin. Çıkacaktır.

Yumurta Lekesi

-Yumurta lekelerini çıkartmak için suyu soğuk olarak kullanmanız şarttır.
-Genellikle sabunlu su yeterli oluyorsa da beyaz kumaşlarınız için biraz çamaşır suyu ilave edebilirsiniz.
-Kesik limonla lekeli yerleri ovun.
-Suda haşlayarak ezdiğiniz bir parça patatesle ovuşturun.
-İçinde çakıl bulunmayan nemli toprakla yumurta lekelerini silin.

Zamk Lekesi

Çıkartmak istediğiniz lekenin altına su emici bir kumaş parçası koyun ve lekeli kısmı beyaz sirkeye batırılmış bir bezle silin sonra durulayın.

Zift Lekesi

Üstüne vazelin sürüp bir saat bekletmek sonra da lekeyi her eczaneden rahatlıkla bulabileceğiniz eterle silmeniz gerekmektedir.

 

Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
http://masafak.tripod.com