Mustafa Asım Şafak kim?

Fotoğrafım
Antalya, 05323611890 masafak@gmail.com, Türkiye

KLİMALARIN SAĞLIMIZ ÜZERİNE ETKİLERİ

Hava sıcaklığının ve havadaki nem oranlarının çok yüksek olduğu yaz günlerinde klimalar hayatımızın adeta vazgeçilmez bir yardımcısı haline gelmiştir. Özellikle sıcağa karşı hassasiyetleri artan gebelerde, küçük bebeklerde, kalp hastalarında ve menapoz döneminde kontrollü kullanıldığında faydalıdır. Ancak klima kullanımı dikkat edilmediği takdirde sağlımız üzerine son derece zararlı da olabilmektedir.

Bütün gün soğuk üfleyen bir klimanın altında kalmak kişilerde halsizlik ve baş ağrısına neden olmaktadır. Klimanın altında kendinizi tir tir titrer bir halde bulabilirsiniz. Bunun nedeni sürekli soğuk ve kuru hava nedeniyle solunum yollarımızı döşeyen mukozalarımızın kuruması, cildimizin kuruması ve aşırı su kaybetmemizdir. Böyle bir ortamda halsizlik, gözlerde kuruluk, ağız ve boğazda kuruluk, baş ağrıları, boğaz ağrıları, yutma güçlüğü, ses kısıklığı, burun tıkanıklığı, burun akıntıları ve artrit gibi rahatsızlıklar ortaya çıkacaktır.

Yaz boyunca sürekli soğuk ve serin bir ortamda bulunan insanların hava sıcaklığının daha yüksek olduğu dış mekanlara toleransı azalmakta ve başka insanlar için kabul edilebilir ısı seviyeleri çok yüksek olarak algılanmakta, sıcağa karşı tahammülsüzlük artmaktadır. Bu kişilerde sıcak ortamlara çıkmakla stres yükselmekte kalp ve solunum yetmezliğine bağlı olarak dahi ölümlere neden olabilmektedir.

Klimalar sağlımızı tehdit eden mikroorganizmalar için adeta bulunmaz birer besi yeri durumundadır. Klima içinde rahatlıkla üreyip çoğalan mantarlar, mayalar, virüsler ve bakteriler klimanın üflediği hava ile bize ulaşmakta ve solunum yollarımız için ciddi tehditlere neden olmaktadır. En basitinden farenjit, grip ve nezle gibi ihtihaplardan, Lejyoner Hastalığı olarak bilinen, ölümle sonuçlanabilen ağır zatürelere varan enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Özellikle yaşlılarda, kronik hastalığı olanlarda, organ nakli olan veya kanser hastalarında önemli bir risk oluşturmaktadır.

Klimalar alerjenlerin süzülmesine yardımcı olduğu için alerjik hastalığı olan kişilerde faydalıdır, ancak bakımı iyi yapılmamış klimalar ise tam ters etki oluşturarak ortama bolca alerjen polenlerin ve proteinlerin üfürülmesine neden olacaktır. Alerjik burun iltihapları, alerjik sinüzitler, astım gibi hastalıklara neden olacaklardır.

Klimalardan sağlıklı bir şekilde faydalanmak için ne yapmalıyız?

·        Öncelikle klima bakımlarına önem vermeliyiz.

·        Klimaların derecelerini çok düşük seviyelere ayarlamamalıyız. Klima ısı derecesini seçerken dış ortamla iç ortam arasındaki ısı farkının %20'den daha fazla olmamasına özellikle özen göstermeliyiz. Örneğin dış ortamdaki hava sıcaklığı 40 dereceyse klima ayarınız en düşük 32 derece olmalıdır. Diyelim ki dışarıda hava sıcaklığı 35 derece, klima ayarınız en düşük 27-28 derece olmalıdır.

·        İnsan vücudunun iç ısısı 37-38 derecedir. Bulunduğumuz ortamın ısısı bu değerin %30'undan daha soğuksa giyinerek vücut ısımızı korumamız gerekir. Yaz günlerinde ince giysiler giydiğimizi düşünürsek bulunduğumuz ortamın ısısının 26 dereceden daha soğuk olması hasta olmamıza neden olacaktır.

·        Su kullanan sistemlerde, klimanın su haznesindeki su günde en az birkaç kez değiştirilmeli, su haznesinin temizliğine özen gösterilmelidir.



--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Kulak Burun Boğaz ve Baş & Boyun Cerrahisi Uzmanı
Memorial Antalya Hastanesi
ENTALYA Sağlık Ltd.Şti.
532 361 18 90
www.masafak.com


ŞAFAK MA, MD.
Professor of Otorhinolaryngology, Head&Neck Surgery
Memorial Antalya Hospital
ENTALYA Sağlık Ltd.Şti
532 361 18 90


DONDURMA VE SAĞLIK

   YANLIŞ DONDURMA TÜKETİMİ HASTALIKLARA NEDEN OLABİLİR


Özellikle çocukların en çok tükettiği gıdalardan olan dondurma, sıcak havalarda keyifle tüketiliyor. Uygun miktarlarda tüketildiğinde serinlik veren ve kilo aldırmayan dondurma; süt, şeker ve salepten oluşuyor. Süt içmeyen bir çocukta süt ihtiyacını bile giderebilen dondurma, kalsiyum ve mineral takviyesi yapıyor. Fakat dondurmanın içerdiği tüm malzemelerin doğal olması büyük önem taşıyor. Çünkü bazı hastalıklara neden olarak sağlığı tehdit edebiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü'nden Prof. Dr. Mustafa Asım Şafak dondurma tüketirken dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

Çocukların beslenmesinde faydalı oluyor
Dondurma içerik olarak doğal hazırlanırsa son derece sağlıklı bir üründür. Özellikle süt, yoğurt veya peynir tüketmeyen çocukların beslenmesinde kalsiyum, fosfat ve diğer mineral ve A,B,D vitaminlerinin sağlanması açasından çok faydalıdır. Herhangi bir aroma kullanılmadan sadece süt, şeker ve salep ile üretilen bir dondurmanın yaklaşık dörtte biri karbohidrattan, yüzde onu protein ve yağlardan oluşur. Bu şekilde üretilmiş bir dondurmanın 100 gramında yaklaşık 170-180 kalori bulunur. Çocukların beslenmesinde güvenle kullanılabilir. 

Güvendiğiniz yerleri tercih edin
Dondurma üretiminde süt yerine süt tozu kullanılması, şeker yerine yapay tatlandırıcılar veya glukoz şurubu kullanılması, gerçek meyve ekstreleri yerine meyve aromaları ve gıda boyaları kullanılması, dondurmayı sağlığı tehdit eden bir beslenme ürününe dönüştürebilir. Bu nedenle ya evde üretilen dondurmalar tüketmeli, ya da doğal ürünler kullanılarak üretildiğine güvenilen yerler veya markalar tercih edilmelidir.

Büyük parçalar halinde yutmak mide kramplarına neden olabilir
Obeziteye neden olabileceği için çocuklara günde 100 gramdan fazla dondurma tükettirilmemelidir. Bademcik iltihabı, farenjit, sinüzit gibi üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında da bir süre ara verilmelidir. Dondurma ağızda eriterek yenmeli, ısırılarak ve büyük parçalar halinde tüketilmemelidir. Çünkü bu şekilde tüketilmesi gerek üst solunum yollarının, gerek mide bağırsak sisteminin tahriş edilmesine, mide kramplarına neden olabilir.

Hastayken dondurma yemek şikayetleri artırabilir
Sağlıklı dondurma seçildiği ve fazla miktarda yenmediği halde kişide çabuk ve sıklıkla üst solunum yolu iltihaplanmaları varsa, üst solunum yollarını tahriş eden bir rahatsızlık olabilir. Ayrıca burun ve geniz tıkanıklığı yaşanıyorsa, sıkça ağızdan solumaya neden olan diğer durumlar da mevcutsa ağız ve boğaz mukozası bir miktar tahriş olmuştur. Bu durumdaki hastalarda soğuk bir şey yemek veya içmekle,  yüksek sesle veya uzun süre konuşmakla, tozlu ve kuru bir ortamda bulunmakla hemen boğaz ağrısı başlar, boğazda batma ve yanma hissi, yutma sırasında batma ve ağrı gibi şikayetler görülebilir. Bu durumda zaman geçmeden bir uzmana başvurulmalıdır.

--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Kulak Burun Boğaz ve Baş & Boyun Cerrahisi Uzmanı
Memorial Antalya Hastanesi
ENTALYA Sağlık Ltd.Şti.
532 361 18 90
www.masafak.com


ŞAFAK MA, MD.
Professor of Otorhinolaryngology, Head&Neck Surgery
Memorial Antalya Hospital
ENTALYA Sağlık Ltd.Şti
532 361 18 90


VİDEO OYUNLARINA GÜNDE 1 SAAT AYIRMAK DİKKAT YOĞUNLAŞMASINA YARDIMCI OLMAKTA

Çin'in Chengdu Eyaletindeki Elektronik Bilimler ve Teknoloji Üniversitesinde 29 erkek öğrencinin katıldığı çalışmaya göre, günde 1 saat süreyle  League of Legends video oyununun oynanması, dikkat toplama üzerinde olumlu etkiler oluşturmaktadır. Dikkat ölçümü için GÖRSEL SEÇİCİ DİKKAT (visual selective attention) testi kullanılmıştır. Aynı zamanda katılımcıların beyin dalgaları da EEG ile takip edilmiştir. 
Çalışmaya katılan öğrenciler oyun için deneyimli ve deneyimsiz olarak iki gruba ayrılmışlar ve her iki grupta da, 1 saatlik oyun sonrası hem dikkat yetenekleri, hem beyin aktivitesi artmış olarak bulunmuştur. Deneyimli oyuncularda bu sonuçlar deneyimsiz gruptan daha yüksek olarak bulunmuştur. Ancak bu etkinin ne kadar süre ile devam edeceği ve, tüm video oyunları ya da tüm insanlar için geçerli olup olmadığı test edilmiş değildir. 
Daha önce yapılan başka çalışmalarda da   Halo ve Call of Duty isimli video oyunları için de benzer sonuçlar yayınlanmıştır.

--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Kulak Burun Boğaz ve Baş & Boyun Cerrahisi Uzmanı
Memorial Antalya Hastanesi
ENTALYA Sağlık Ltd.Şti.
532 361 18 90
www.masafak.com


ŞAFAK MA, MD.
Professor of Otorhinolaryngology, Head&Neck Surgery
Memorial Antalya Hospital
ENTALYA Sağlık Ltd.Şti
532 361 18 90


BON-SAİ

BON-SAİ NEDİR, NE AMAÇLANIR, NASIL OKUNUR?

          Bonsai kelime olarak iki kelimeden oluşur: "Bon" sığ bir saksı ya da kap, "sai" bitki ya da ağaç demektir.

 Bonsai kelimesinin Japon harfleriyle yazılışı

          Bonsai binlerce yıl öncesine dayanan saksılarda ağaç yetiştirme geleneğinin 14. yy'dan itibaren yayılarak ulaştığı Japonya'da geliştirilmesi, formulize edilmesi, isimlendirilmesi, olayın sanat ve tarımsal tekniklerinin mükemmelleştirilmesi ve bütünleştirilmesiyle şekillenmiş bir uğraştır. Pekçok uğraş örneğin plastik sanatlar ve müzik tanım olarak statik olmalarına rağmen Bonsai dimamik bir sanat olarak değerlendirilmektedir. Bir portre her zaman aynı kişiyi gösterirken, bir Bonsai yaşayan bir varlık olarak sürekli olarak değişmektedir. Bonsai malzeme olarak ağaçlar gibi bazen binlerce yıl yaşama ve sınırsız büyüme kapasitesine sahip varlıkları kullandığı için, zaman bir Bonsai'nin ayrılmaz bir parçasıdır. Bonsai'nin amacı her sanat gibi bir duygu yoğunluğunu iletmektir. Bu duygu yoğunluğu Japoncada dört kelimeyle açıklanır: Wabi, sabi, shibui ve yugen. Bu dört kelime aslında aynı anlamı taşımakta ama sadece küçük anlam ve vurgu nüansları ile birbirlerinden ayrılmaktadır.

i.                 Wabi melankolik, yalnız, yapaylıktan uzak, yalnız olmaktan hoşnut, hüzünlü ve yalnız, sakin, sessiz, hareketsiz, fakirleşmiş ve ukalalıktan uzak olma anlamlarını taşıyabilir. Wabi terkedilmiş bir balıkçı kulübesi ya da karanlık bir kış günü rüzgar ve denizin dövdüğü ıssız bir plaj karşısında hissedilen duygudur.

ii.                Sabi ise çok eski, tamamen barışcıl bir sakinlik, narin, olağandışı, sessiz, geçen zamanla aşınırken olgunlaşma, geçmişten gelen ve görmüş geçirmiş, vakur anlamları yanında yalnız, melankolik ve yalnız olmaktan hoşnut olma anlamları taşır. Sabi, zamanın çok eski ve değerli bir antikanın üzerinde bıraktığı izleri farkettiğinizde hissettiğiniz duygudur.

iii.              Shibui, sesiz, kadim, özenle hazırlanmış, uyumlu, abartılmamış, saklanmış, kolay kolay bozulmayan, tevazu anlamlarını taşıyabilir. Çok uzun zamandır tanıdığınız eski bir arkadaşınızla sessizce içilen bir çay size benzeri bir duyguyu verebilir.

iv.              Yugen belirsiz ve gizemli, kesinlikten uzak, ancak doğru yaklaştığınızda farkedebileceğiniz bir güzellik ve derin anlamlarını taşıyabilir. Bulutlar arasından görünen bir dolunay ya da dağlarda sisli bir sabah aynı duyguyu verebilir.

Bu kelimeler Japon dilinde bile bu kadar çok şeyi ifade ettiği ve doğru duyguyu ancak yaşayarak anlamak gerektiği için anlaşılmaları oldukça güçtür. Bu duyguyu verebilmek, ustalığın belirtisi olarak kabul edilir. Japon taş sergileme sanatı olan Suiseki, bu açıdan bir Bonsai'dan bir adım daha öne geçmektedir. Suiseki genellikle ırmaklardan toplanan taşlardan anlam çıkarma sanatıdır. Taş asla kımıldamamakta, izleyicisine verdiği mesajı almasını beklemektedir, değişen taş değil izleyicinin zihnidir. Bonsai ise dinamik olarak ve çoğunlukla uğraş sahibinin anlayışı doğrultusunda değişmektedir.

NİÇİN BON-SAİ?

Bonsai, sanat ve bahçevanlık karışımı olan özel bir sanat şeklidir. Bonsai yetiştiricileri yaratıcı yetenek ve estetik bakışı kullanırlar, bu yönden resim yapma ve heykelciliğe benzer fakat bunların doğa ile direk bütünleştirilmesi gereklidir. Doğal formların farklılığı ve şekillerin mevsimsel değişiklikleri, doğayı iyi bir şekilde incelemeyi gerektirmektedir.

          Bonsai dört boyutlu bir sanattır. Resim ve grafik sanatlar gibi iki boyutlu değil, heykel ve plastik sanatlar gibi üç boyutlu değildir. Bonsai'de diğer önemli bir boyut da zamandır. Bu yönü ile diğer bütün sanatlardan ayrılmaktadır. Tüm sanatlar statik özellikte olmasına rağmen, Bonsai dinamik bir sanattır. Diğer sanatlarda çalışma tamamlandıktan sonra eser o formu korur ve değişmez. Bonsai ise dördüncü boyutuyla zamanı da içermektedir, mevsim ve yaşlanmaya bağlı değişimler gösterir. Bu nedenle bonsai uğraşanı bonsai'sini oluşturduktan sonra bir ressam gibi bitti diyemez ve bonsai'sindeki günlük, mevsimsel ve yıllık değişiklikleri izler. Bonsai zamanla yaşlanır ama yine de formunu hemen hergün değiştirir, dinamiktir.

Bonsai beş duyuya birden hitap eden tek sanattır. Müziği sadece dinleyebilirsiniz, grafik ve plastik sanatları izleyebilirsiniz, dokunabilirsiniz. Bonsai için izlemek, dinlemek, dokunmak, koklamak ve hatta tatmak mümkündür. Rüzgada yaprak ve dallarının çıkardığı sesleri dinleyebilir, çiçeklerini koklayabilir, meyvelerini tadabilirsiniz.

 Görebileceğiniz, dokunabileceğiniz, koklayabileceğiniz, rüzgarda sesini işitebileceğiniz, meyvelerini tadabileceğiniz Bonsai olarak biber ağacı

          Bonsai'ye ilginin giderek artmasındaki bir başka neden de, algılama boyutundaki ve uygulamadaki geniş yelpazedir. Bonsai özel bir güzel sanat olarak algılanabildiği gibi, hobi olarak uygulayanlar da vardır. Bunun sonucunda tüm zamanınızı ayırdığınız bir uğraş olabileceği gibi, balkonunuza ve evinize yerleştireceğiniz birkaç bonsai ile doğayı evinize getirebilirsiniz. Bu uğraştan elde edeceğiniz hoşluk hissi ise elinizdeki bonsai'nin görkemli veya mükemmel olmasına da bağlı değildir. Üç dört yaşında genç bonsai fidanları ile de aynı zevki almak mümkündür.

          Niçin bonsai'lerin, ağaçların doğal ortamında büyümesi engelleniyor gibi sorular sık sık sorulmaktadır. Bu sorunun temelinde doğa sevgisinin yatması ve doğal sürece müdahale etmeye karşı çıkış var gibi görünmektedir. Bir başka açıdan bakalım. Evlerimizde masa ve sandalyeler kullanmakta, bunların üretimi için çamlar, sedirler, meşeler, cevizler ve kayınlar kesmekteyiz. Okuduğumuz satırların yer aldığı kağıt sayfalar için ğaçlar kesiliyor. Üzerinde gezindiğimiz parkeler için de. Kış günlerinde sobalar ve şöminelerde yakarak hem ısınıyor hem de seyrederek anılarımzda yolculuklara çıkıyoruz. Biz bunlar için hep kestiğimiz, öldürdüğümüz ağaçları kullanıyoruz. Tüm bunlar olurken kendi yetiştirdiğimiz, suyunu verdiğimiz, yaşatmak için uğraştığımız bonsai eserleri neden eziyet çeken ağaçlar olsun ki? Tüm ölmüş ve sahiplendiğimiz ağaçlar arasında bizleri doğaya bağlayan bir halka değil midir bonsai? Diğer bir boyut, bonsai çanakta evinizin balkonuna alınmakla doğallığını yitirmez, yaprağını döker, dal verir, çiçek açar, meyve verir ve sizden birşey istemez ilginiz düzeyinde yaşar, ilginiz azalırsa o da sararır, kurur ve ölür. Bir sandalye, bir masa, bir kitap gibi sahiplenemezsiniz. Kullandıktan sonra bir kenara bırakıp unutamazsınız.

          Konuya tüm boyutlarıyla birlikte bakılırsa her yaştaki insan için uygunluğu ve çekiciliği ile fark edilecektir. Bu özellikleri nedeniyle bonsai doğaya aykırı değil tersine doğa ile iç içedir.

 BON-SAİ VE ZEN

Bonsai sanatı Çin topraklarında doğmuş Zen içinde gelişmiş yayılımı da yine Zen'in yolculuğunu takiben Japonya'ya doğru olmuş. Bu doğayı kendine örnek alan sanat dalı, Zen ile birlikte anlam bulmuş, düşünsel kökleri Zen ve ona kaynaklık eden Taoizm, Budizm ve Mahayana Budizm'inin derinliklerindeki kaynaklardan beslenmiştir.

Bunun için kısaca Zen'in tarihi ve Japonya'ya doğru olan yolculuğundan bahsetmek gerekir. Zen'in ilk piri Buda olarak kabul edilir. Buda'nın öğretisini Zen'in doğum yeri olan Çin'e getiren ve pratik anlamda ilk pir Bodhidharma'dır. Kendisi 28. pir kabul edilir bu da Zen ustalarının Tao, Buda ve Mahayanizme saygılarının ve onlara sahip çıkışlarının en güzel kanıtıdır. Bodhidharman'ın Çin'e geliş tarihi MS. 520 olarak kabul edilir. Bodhidharmadan önce Zen'in serpileceği zemini hazırlayan iki önemli isim daha vardır.

          Seng Chao: Taoizmden, Budizme geçen bu ünlü hattat ilk kez "yaşamın orta yerinde, günlük uğraşlar arasında, kusurlardan tutkulardan büsbütün arınmadan tam aydınlanmaya ulaşmanın olanaklı olduğunu" belirtmiş böylece gece gündüz tefekkür yapılmasını zorunlu kılan zincirleri kırarak, günlük uğraşlar ve sanat dalları ile daha rahat uğraşılabilmesine olanak sağlamıştır.

          Tao Sheng "Eğer nirvana kavranılabilir bir durum değil ise ona ancak ansızın ulaşabilir" demiştir.

           Bu iki ustanın öğretileri "maddi ve manevi yaşamda tüm davranışlarda ödül kavramı aşılmalı, bağımsızlık için 'ben' denilen geçici görüntüye yarar sağlayan iyi davranışlardan kaçınılmalı, ancak bir yarar gözetmeden iç özgürlüğümüzü geliştiren işler esas olmalı" düsturunu da öğretinin içine yerleştirmiştir. Bonsai tam olgunluğuna bir insan ömrünü aşan sürelerde ancak ulaşabildiği için, bonsainin o kişiye doğrudan kazanç sağlamaması ile o yüzyıllarda bu düstura en yakışan sanat dallarının nesnesi olagelmiştir.

          Bodhidharma'ya atfedilen aslında Seng Tsan'a ait olan şiirde bakın Zen nasıl anlatılıyor.

Sözlerle yazılara bağlı kalmadan

Kutsal yazıların dışında bir iletişim yolu,

İnsanın iç varlığına doğrudan ulaşma,

Kendi doğal yapısını tanıyıp budalığa erişme 

          Zen'in hedefi ise Satori denen aydınlanma durumunu yakalamak ve sürdürmektir. Satori, mantıksal ve çözümsel kavrayışın tam karşıtı olan konuların ve şeylerin özüne sezgi yolu ile bakış olarak tanımlanabilir. Ayrıca olaylara ve şeylere boş yani önyargısız bakabilmek ve her anı bilinçle, hissederek yaşamak diğer iki önemli ilkedir.

          MS 845 yılında Taocu yöneticiler Budizme Çin'de savaş açmışlar bu olaydan Zen kendini koruyabilmişse de öğretisini kurumsallaşmaktan kurtaramamıştır.

          Kamakura döneminde (1185-1338) Zen japonya'ya girmiştir. Bu dönem Japon bilim kültür ve sanat yaşamının bir çeşit aydınlanma çağıdır. Burada üstad Ei sai (1141-1215) Rinzai Zen okulunu, üstad Dogen (1200-1253) Soto Zen okulunu kurmuştur. Rinzai okulu daha serbest, meditasyon ve sıkı çalışma koşullarından çok ansızın aydınlanmayı, Soto Zen okulu ise sıkı disiplinli çalışma bol meditasyon sonucu basamaklı aydınlanmayı savunur.

          Zen ve sanat anlayışı konusunda iki önemli kavram karşımıza çıkıyor. İlki "Li" denen Çince bir terim ki "organik model" diye dilimize çevirebiliriz. Daha önce adını andığımız Doğunun tüm dinlerinde ve öğretilerinde doğa sevgisi ve doğa ile uyumlu olma istisnasız en önemli kuraldır. Böylece sanatın esin kaynağı gözümüzün her daim önünde olan doğa olmaktadır. İkinci kavram ise "Te" yani birşeyin bilincinde olma, tekrar tekrar yapılan gene de nasıl yapılabildiği açıklanamayan sözün kısacası 'ilham'dır. Zihnin kendi akışına bırakılması sezgilere güven hem Zenin hem Toaizmin bir diğer önemli bilgi kaynağı ve öğretisidir. Yukarıda anlatılanlardan çıkan ve Zenin içinde yer alan sanatçıların çalışmalarını yönlendiren ve eserlerini oluşturan düstur "denetim altında tutulan rastlantısallık" olarak tariflenebilir.

          Konuya değişik açıdan bakarsak ki bu insan veya bilim açısından olsun, sanatın özünü küçültülmüş örnekler oluşturmaktadır. Her sanat dalının örnekleri ve ilham kaynakları esere indirgenip küçültülerek yansıtılır. Küçültülmüş her örnekte estetik bir boyut vardır. Tüm sanat dallarında örnek alınan obje hatta normal insan boyutundaki bir heykel bile küçültülmüş bir örnektir, çünkü örneği resme ya da heykele aktarmak onun birçok boyutundan el çekmeyi gerektirir. Örneğin küçültülmesi onun korkutuculuğunu ulaşılmazlığını algılanabilir hale getirir. Küçültülmüş örnekte aslının tam tersine parçayı değil önce bütünü algılarız. Claude Levi-Strauss, Yaban Düşünce adlı eserinde ustalığına yakışır bir şekilde olayı antropoloji açısından şöyle yorumluyor.  "örnekçede parçadan önce bütünü tanırız. Bu bir yanılsama olsa bile yöntemin mantığı bu yanılsamayı yaratmak ya da sürdürmektedir; böyle bir yanılsama us ile duyarlılığı dahi şimdiden estetik bir hazla ödüllendirir" ve şöyle devam ediyor. "küçültülmüş örnekçenin bir özelliği daha vardır, kurulmuştur, fazla olarak elle yapılmıştır. Öyleyse nesnenin basit bir izdüşümü, edilgen bir benzeşiği değildir; nesne üzerinde gerçek bir deney oluşturur."  Son olarak şunu ekliyor "küçültülmüş örnekçenin en belirgin niteliği algılanabilir boyutlardan el çekmenin yarattığı boşluğu, düşünsel boyutlarla doldurmasıdır."

          Bonsai için Li; doğadaki bitkiler ve kendiliğinden oluşan cüce bitkilerdir. Yetiştiren kişi için Te ise, Zen duyarlılığı ve anlayışı ile serbest bırakılan zihnin ve güçlendirilen sezgilerin getirdiği ilham, esin yani açıklanamasada tekrar tekrar yapabilme yetisidir.

          Başka bir Zen sanat dalı olan Haiku'dan güzel bir şiir ile bitirelim:

Baharda kırlara baktığınızda

Ne daha iyi vardır ne daha kötü

Çiçekli dallar kendiliğinden böyle büyür

Kimisi uzun kimisi kısa . . . .

 

BON-SAİ SINIFLAMALARI

Yaşadıkları Ortama Göre Sınıflama

          Tropikal subtropikal bölgelerin dışında iklim değişikliklerine bakıldığında dört mevsim farklılaşmasının belirgin olduğu fark edilecektir. Yaz mevsimi oldukça sıcak iken, kış dondurucu soğuklarla geçmektedir. Tropikal ve subtropikal bölgelerin ağaçları bu soğuk kış mevsimini dış ortamda geçiremezler.          Bu nedenle bu bölgelerin ağaçları kış ayları için koruma gerektirirler. Bazı kurum ve kişilerin seraları vardır ve burada kış bakımını yürütebilirse de büyük bir çoğunluk bu bakımı evlerine alarak devam ettirirler. Benzer şekilde yazın aşırı sıcak geçen bölgelerde de bu iklime dayanıksız olan ağaçlar yaz boyunca ev içine alınarak yazın o ağaç için kötü etkilerinden korunmuş olur. Toparlayacak olursak normalde yaşadıkları iklim koşullarından farklı iklimde yetiştirilen bonsaı türleri olumsuz iklim koşullarında bakıma tutulabilir. Bu tür bonsaı sanatına eviçi bonsaı (indoor bonsai) sanatı denilmektedir.

           

 Kuzey yarım küre için in-door kabul edilebilecek Jade (para çiçeği) ağacı

İklimlere bağlı ısı değişikliği dışında aydınlanma farklılığı olduğunu hatırlatmakta yarar vardır, eviçi bonsaı bakımında bunu da dikkate alarak düzenleme yapmak gereklidir.

Boyutlarına Göre Sınıflama

          Bonsai denilince genel anlamda bir Japon sanatı anlaşılsa da, anavatanı Çin olduğu için kendine has özellikleriyle farklılıklar oluşturmaktadır. Modern toplumla beraber Bonsai boyutlarındaki değişimler farklı gruplandırmaları da getirmiştir. Kesin bir tanımlama olmamakla birlikte İnsan boyutlarında bulunan, ancak bahçelerde tutulabilen modelleri bahçe bonsaisi olarak gruplanabilir.

          Boyutları yaklaşık 1 mt kadar olan, ancak yine taşınmaları pek kolay olmayan, genellikle out-door olarak yetiştirilen formla Çin bonsaisi olarak guruplanabilir. Daha küçük olan 50-60 cm ölçülerini genelde pek geçmeyen şekli ise klasik Japon bonsaisi olarak sınıflanabilir. Avuç içine sığacak ölçülerde 10 cm kadar boyutlarda olanları mame bonsai olarak sınıflanırken, boyutları itibarıyla 1-2 cm.yi geçmeyen formları minyatür bonsai olarak guruplanabilir.

 Bahçe bonsaisi olarak yetiştirilen kayın ağacı

  Çin bonsai olarak Çin karaağacı

 Japon bonsai olararak karaçam

     Sırasıyla mame (Japon gülü)  ve minyatür bonsai (Jade)

          Bonsai boyutlarına göre daha ayrıntılı bir adlandırma ise aşağıda verilmiştir.

Keshitsubo

1-3″ (3-8 cm)

Shito

2-4″ (5-10 cm)

Mame

2-6″ (5-15 cm)

Shohin

5-8″ (13-20 cm)

Komono

6-10″ (15-25 cm)

Katade-mochi

10-18″ (25-46 cm)

Chumono / Chiu

16-36″ (41-91 cm)

Omono / Dai

30-48″ (76-122 cm)

Hachi-uye

40-60″ (102-152 cm)

Imperial

60-80″ (152-203 cm)

 

Formlarına Göre Sınıflama

          Bonsai eserleri ağaçlara verilen şekillere göre değişik isimlendirmelerle gruplanır. Bu anlamda geleneksel olarak 5 temel form ve bunların pek çok varyasyonları söz konusudur. Burada genel olarak kabul edilen 5 temel bonsai formunun tanıtımı yapılacak ve bunların Japan sanatı olarak orijinal isimleri verilecektir.

Formal Upright (Dik) Şekil – Chokkaan

Doğal ortamlarında tam dik olarak büyüme eğilimi gösteren ağaçlardan esinlenilmiştir. Normalde çam, sedir, ladin, köknar, ardıç, servi gibi herdem yeşiller ve tropikl bir bitki olan Tamarind genellikle dik formda gelişirler. Burada genellikle gövdenin alt 1/3 kadar bölümü dalsız bırakılır ve gövdenin görünmesi sağlanır.

 Formal upright (chokkaan) şekliyle Tamarind (Hint hurması) ağaç

ı  Sedir     Ardıç

İnformal Upright – Düzensiz Dik – Moyogi

Daha yumuşak ve eğimler gösteren tarzda nispeten dik bir şekildeki ağaçlar için kullanılır. Doğada benzerlerine sıkça rastlanabilir. Ağacın tepe sürgünü (apex) genellikle ağırlık merkezi dolayında olmalıdır. Kesin bir kural olamamakla birlikte dallanmaları da daha çok konveks yüzeyden çıkacak şekilde form verilir. Bu dalların daha uzun görünmesini de sağlar.

İlk dalın çıktığı yükseklik, toplam ağaç boyunun yaklaşık üçte biri kadar mesafeden çıkması daha estetik görünür. Dallar arasındaki uzaklık apekse yaklaştıkça azalmalıdır. Daha alttaki dalların yönleri aşağıya doğru iken, yükseldikçe önce yatay pozisyonda, tepeye yakın dallar ise yukarıya yönlenmiş halde şekil verilmesi daha uygun olur.

 İnformal upright (moyogi) formunda Çin karaağacı, gövdesinde yıldırım izi (shari) oluşturulmuş

  

    Soldaki informal upright formuyla bir tür Japon meşesi (Sagarethia). İsmini tanrıça Sagaratis'in esir edilip bağlandığı ağaç olmasından almaktadır. Sağdaki informal upright ardıç.

    Çınar yapraklı akçaağaç

Slant - Kaykılmış – Shakan

Rüzgarın etkisiyle yana eğilmiş, itilmiş şekilde görülen bir formdur, doğada örnekleri oldukça sık görülür. Ağaç yana eğilirken, kökleri adeta toprağı pençeleriyle asılıyor gibi görünmelidir. Slant formda ağaç yana düşüyormuş gbi bir izlenim bırakmamalıdır.

  Ardıç, ve iki Sedir

Kaskad - Cascade – Kengai

Uçurumun kenarına tutunmuş sarkan ağaç olarak anılır. Doğada en çok böyle yerlerde rastlanılan bir formdur. Ağacın apeksi en azından çanağın alt seviyesinin daha altında bulunmalıdır. Bu form en çok ardıç ağaçlarında görülse de başka türler de bu formda doğal gelişim gösterebilmektedir.

  Mavi Ladin ve Ardıç

Semi Cascade – Yarım Kaskad – Han Kengai

Kaskad formuna çok benzer ancak ağacın apeksi kabın tabanından aşağıya sarkmaz. Daha çok toprak seviyesinin altına ve yana doğru uzanım gösteren çok hoş bir görünüm sunması açısından sık kullanılan bir formdur. Bu form için uygun olan ağaçlar yine kaskad formujyla aynıdır.

 Japon ayvası  Şimşir  Altın çanak (çançiçeği)    Fikus   

DİĞER FORMLAR

Temel formlar dışında twin trunk (ikiz gövde – Sokan), multipl trunk (çoklu gövde – Kabudachi), forest (grup – Yose-ue), raft (sal – İkadabuki), broom (süpürge - Hokidachi), literati (italik – Bunjingi), windswept (rüzgarlı – Fukinagashi), root over rock (kaya üstü kökler – Seki joju), bonsai in rock (kayada yetişen – İshisuki), shari (yıldırım izi – Sharimiki) şeklinde pek çok tanımlanmıştır. Bonsai için herhangi bir forma uymak şart değildir, her bir sanatçının kendine özgü, doğanın rastlantısı ile birlikte kendi planına bağlı farklı formlar da ortaya çıkabilir.

AĞAÇ TÜRÜNE GÖRE ORTAM SEÇİMİ

          Tropikal bölgelerde ağaç ve çalılar yüksek ısı ortamında büyürler ve ısı bütün bir yıl boyunca belirli bir aralıkta devam eder, fakat yine de gece gündüz farkı nedeniyle bir dalgalanma yaşanır. Tropikal ağaçlar için ideal ısı 15-27֩ C arasında değişir. Tropikal ağaçlar soğuğa karşı kısmen dayanıklı olabilirlerse de 10 ֩C altındaki ortamda tutulmamalıdırlar. Bu nedenle ince camlı dış pencere kenarları eviçi bonsailer için riskli yerleşim alanlarıdır.

          Dış ortam ısısı ideal düzeylere ulaştığı zaman dış ortama yerleştirmenin de bir sakıncası yoktur. Aynı şekilde uygun zamanlarda kısa süreli dış ortamda tutularak temiz hava ile teması sağlanmalıdır.

          Tropikal ağaç ve çalıların eviçi bonsai sanatında kullanılan birçok türü doğada daha büyük türlerin gölgesinde yetişir. Bu nedenle direk gün ışığı zararlı olabilir ama aydınlanmanın yeterli olmasına dikkat edilmelidir. Bu nedenle iyi aydınlanan büyük bir pencerenin 1,5 metre ötesi ideal olabilir. Direk gün ışığı almayan ve aydınlanması yeterli olmayan camlarda bu mesafe kısaltılabilir. Küçük yapraklı ağaçlar aydınlığı sever ama direk gün ışığından hoşlanmazlar. Geniş yapraklı olanlar ise nemli ortamı severler ve ısıtmalı evlerde ortam nem oranı düşük olduğu hatırlanmalı ve nemlendirmek için düzenlemeler yapılmalıdır, radyatörlere adapte edilen su reservuarları ve bitkilere belirli aralıklarla su püskürtme bunda yararlı olabilir.

 Dış mekan bonsai olarak Çin karaağacı

    İndoor bonsai olarak ficus, açelya ve Japon gülü

BUDAMA

          Bonsai için budama en önemli tekniklerden biridir. Budamanın temel olarak iki amacı vardır. Ya genç bir bonsai için şekil vermek amacıyla yapılır, ya da son şeklini almış bir bonsai için asıl şeklini koruması için yapılır. Budama tekniklerinden önce ağaçların nasıl büyüdüğüne değinmek, budamanın mantığını anlamak açısından daha iyi olur.

          Ağaçlar yan dallardan genişleyerek büyüseler de, asıl olarak tepe sürgünleri boyunca uzunlamasına büyürler. Buna apikal dominans (tepe baskınlığı) denir. Ağaçların boylarını uzatmak için büyümeleri, onların kısa boylu kalıp gölgede kalmalarını önleyen doğal bir mekanizmaya bağlıdır. Ağaç tepeden uzarken ve yanlarndan genişlerken, daha altta ve içte kalan dallar fizyolojik olarak zamanla öleceklerdir. Bu durum bazı stillerde son formunu almış bir bonsai yetiştirmek için iyi bir gelişim değildir.

Bonsai Formunun Korunması için Budama

          Ağacın formunun korunmasına yönelik bonsai budama tekniğinde tepe sürgünü ve yanlara doğru olan sürgünler kesilerek, ağacın giderek uzaması ve genişlemesi önlenir. Böylece büyüme ve gelişme daha çok iç ve alt dallara aktarılmış olur. Bonsai formunun korumasına yönelik budama kuzey yarım küre için daha çok Mart ve Eylül ayları arasındaki dönemde yapılır. Bunun anlamı kış ayları hariç, ağacın büyümü ve gelişme göstermeye çalıştığı bütün sezon boyunca devam eden bir budama tekniğidir. Yeni gelişen tüm sürgünler gövdenin dibinden kısacık kesilmelidir. Böylece ağacın daha iyi yapraklanması sağlanmış olur. Çam ve kozalaklı herdem yeşillerin budanmasında makas ile kesme yerine yolma ile budama yapılmalıdır. Makas kullanıldığında yaprakların diplerindeki küçük artıklar zamanla ölerek kahverengi bir renge dönüşecektir. Bu nedenle yeni çıkan sürgünleri baş pakmak ve işaret parmağı ile tutup sadece çekmek, sürgünün en güçsüz olduğu yerden kopmasını sağlar ve daha sağlıklıdır.

          Bazen yapraklı ağaçların yapraklarının özellikle yaz ortasında koparılarak çıplak bırakılması sonucunda yeni yapraklar çıkarmaya zorlanabilir. Bu teknikle daha küçük boyutlu yapraklanma oluşacaktır. Ancak bazen ağacın ölmesine de neden olabileceği akılda tutulmalıdır.

Bonsai Formu Oluşturmak için Budama

          Bu amaçla yapılan budamada genellikle daha büyük ve ana dalların budanması gerekebilir. Hangi dal veya dalların seçileceğine karar verilmesi kolay değildir. Çünkü yanlış yapıldığında bu geri dönüşü olmalayan bir işlem olduğu gibi, tasarlanan form için tamamen fırsat kaçırılmış olur veya çok zaman kaybedilmesine neden olabilir.

          Budama genelde kuzey yarımküre için ya ilkbaharın öncesinde, ya sonbaharın sonrasında yapılır. Ancak her bir tür için daha özel koşullar olabileceği de akılda tutulmalıdır. Önce bonsai göz seviyesinde bir platforma konur ve çepeçevre gözlenmeye başlanır. Öncelikle kuru dalların kesilmesi işinizi kolaylaştırabilir. Ama bazen tasarlanan form için kuru dalların da kullanılabileceği unutulmamalıdır. Her nekadar bonsai dört bir taraftan seyredilebilecek bir sanat eseri olsa da, bir asıl cephesi olmasında fayda vardır. Öncelikle hangi formun tasarlanacağına ve buna göre asıl cephenin hangi taraf olacağına karar verilmelidir. Buna göre budanacak dallar acele etmeden incelenmelidir. Budanması planlanan dal el veya bir kağıt ile örtülüp, nasıl görünebileceği hayal edilmeye çalışılır. Hatta bu iş için birkaç gün boyunca aralıklarla bonsai gözlenmeli, iyi düşünülmelidir.

          Hangi dalların budanabileceğine örnek oluşturması açısından aşağıdaki figür bir fikir verebilir. Örneğin gövdenin dibinden (1) ve alt bölümlerinden (3) çıkan dallar (1), gövdenin görüntüsünü gölgeleyen dallar (2), aşağıya doğru uzanan (4) veya kurumuş (5) dallar, iki dal arasında (6) veya ana gövdeye doğru (7) uzanan dallar, gövdeye daha yakın yukarı yöndeki ek dallanmalar (8, 11), doğal olmayan döngüler ve kıvrımlar gösteren dallar (9), aynı yöne doğru sık ve paralel uzan dallar (10), ağacın profilinden dışarı taşan dallar (12), gövdeden aynı hizadan çıkan dallar (13), ana gövde ile yarışan ikinci gövde olabilecek dallar (14), daha üst bölgelerden çıkan ve orantısız şekilde daha kalın olan dallar (15) budanabilir. Budanacak dal seçimi için tanımlanan bu tür özelliklere rağmen asıl olan ağacınız için tasarlanan form olmalıdır.

          Dalların kesilmesi ile çirkin bir kesik güdük oluşmaması için, özel konkav uçlu makasların kullanılması iyi olabilir. Sağlıklı bir ağaçta yaprakların yaklaşık üçte birinin budanan dallarla birlikte yok olması sorun teşkil etmeyecektir. Bir teoriye göre nekadar dal budanmışsa, aynı oranda kök budaması da yapılmalıdır şeklindedir. Yılda en fazla bir kez genel budama yapılması önerilir. Bunun anlamı yılda bir kez ilkbahar öncesinde çanak değişimi sırasında budama yapılması önerilen bir yöntemdir.

Budanabilecek dallar için bazı özellikler

TELLEME

          Telleme tekniği bonsai şekillendirilmesinde çok önemli bir tekniktir. Gövdenin ve takibinde dalların etrafına sarılan teller ile bonsai için istenilen form verilebilir. Teller birkaç ay tutulduktan sonra çıkarılmalıdır. Yapraklı ağaçlar için kışın geç döneminde yapılması avantajlıdır. Yaprakların olmaması tellemeyi kolalaştırır. Bahar ile birlikte hızlı bir büyüme gösteren ağaçlarda dalların genişlemesi ile tellere bağlı keskin kötü görünüşlü izler oluşabilir. Bu nedenle aralıklı olarak kontrol edilmeli, tellerin çıkarılmasında geç kalınmamalıdır.

          Tel olarak yapraklı ağaçlarda daha yumuşak olan alüminyum, çam ve kozalaklı ağaçlar için daha sert olan bakır teller tercih edilmelidir. Tel kalınlıkları 1 ile 8 mm arasında değişen ölçülerde olup, gövdenin ve dalların direncine göre seçilebilir. Genellikle 1, 1,5 ve 2,5 mm kesitli olanları pek çok amaç için yeterli olacaktır. Tellenecek dal kalınlığının yaklaşık üçte biri kalınlıkta tel kullanılması şekil verebilmek için yeterli olacaktır. Dallar tel ile sarılmadan önce ıslatılmış rafya kağıtları ile sarılıp nemlendirilmelidir Böylece şekil verilmesi sırasında dalların eğilip bükülürken zarar görmelerini önlemek mümkündür.

          Telleme tekniğinde çift dal, veya tek dal yaklaşımları vardır. Çift dal telleme tekniği için gövdeden birbirine yakın olarak çıkan iki ayrı birlikte tellenmesi söz konusudur. Kullanılacak telin boyu ayarlandıktan sonra önce gövde üzerinde mümkünse iki halka yapılıp, önce dallardan birinin etrafında döngüsel hareketlerle tel dalın ucuna kadar sarılır. Sarma açısının 45 derece olması, dalın büyüme ile genişlemesine olanak vermesi açısından önemlidir. Daha sonra telin diğer ucuyla ikinci dalın etrafı sarılır. Yukarı çekilmesi planlanan dallar için telin yukarıdan gelmesi, aşağı eğilmesi planlan dallar için telin aşağıdan gelmesi daha iyi sonuç verecektir. Aynı işlem tek dal tellenmesi için de ana gövde etrafında iki tur atıldıktan sonra tek bir dalın sarılması şeklinde de yapılabilir.

          Şekil verilecek bütün dalların tellemesi yapıldıktan sonra, yumuşak ve kontrollü hareketlerle dallara yeni pozisyonları verilir. Bu işlem sırasında başparmağı dalın içbükey yüzünde tutarak iki elin birlikte kullanılmasıyla yapılmalıdır. Böylece dallarda istenmeyen kırılmalar önlenmiş olur. Dallar verilecek şekiller önce iyice düşünülmeli ve bir hamlede uygulanmalıdır. Tekrarlı düzeltme ve eğmeler dallara zarar verecektir. Tellerin çıkarılması sırasında telin her bir halkadan kesilmesi ağaca daha az zarar verecektir. Telin sargısının açılarak çıkarılması dalları zarar görmesi açısından çok riskli olacaktır.

 Yeşil ve kırmızı teller çift dal, mavi tel tek dal telleme

  Tek dal telleme tekniğinin uygulanışı

  Uzun süre kalmış telin ağaçta oluşturduğu iz

          Dallar basitçe aşağı yöne doğru gerdirilerek de dallara şekil verilmesi mümkündür. Bu durumda çekilen dala telin iz oluşturmaması için önlem alınmalıdır.

 Çektirme tekniğiyle dalların aşağı yöne eğilmesi

ÇANAK DEĞİŞİMİ

          Çanak değişimi gereği hem çanağın boyutuna, hem ağacı türüne göre farklılıklar gösterir. Genellikle genç ve hızlı büyüyen ağaçlarda her yıl, daha yavaş büyüyen ve yaşlı ağaçlarda 3 ile 5 yılda bir yapılabilir. Örneğin ilk 10 yılda yılda bir yapılması, 10-30 yaşlarındaki ağaçlarda iki yılda bir, 30 yaşın üzerindeki ağaçlarda ise 3 yıl ve daha uzun aralıklarla yapılması düşünülebilir. Asıl olan her ilkbahar öncesinde ağaç çanaktan çıkarılıp köklerinin durumu incelenmelidir. Eğer kökler tüm çanağı kaplamış ve aralarında hiç toprak kalmamış ise çanak değişimi vakti gelmiş demektir.

 Çanağın her yerini kaplamış ve aralarında toprak kalmamış kökler

          Çanak değişimi ilkbahar aylarının hemen başlangıcında, ağaç henüz uyanmamış, uykudayken yapılmalıdır. Yapraklanma dönemine girmiş bir ağaç kök budamasına bağlı travmayı atlatamayabilir.

          Toprak seçimi çok önemlidir. Toprak karışımı suyun yeterince drenajına izin vermelidir. Suyun uzun süre toprakta kalması köklerin çürümesine neden olacaktır. Bazı türler için çok özel toprak karışımları gerekli olsa da, genel olarak şu karışım pek çok tür için uygun olacaktır.

          Volkanik bonsai toprağı akadama, sünger taşı (ponza taşı) ve volkanik kayalardan elde edilen granül haline getirilmiş tozlar 2:1:1 oranında karıştırıldığında yeterince su tutabilen ve drenaja da izin veren bir toprak yapısı elde edilmiş olur. Eğer sulamak için yeterince zaman yaratamayacağınızı düşünüyorsanız volkanik kaya toprağının oranını iki kat artırabilirsiniz.

     Sırasıyla akadama, ponza ve volkanik taş yapıları

Ancak bu toprak türlerini Türkiye'de bulmak zor olabilir. Bu nedenle biz benzer bir karışımı bims kayasından elde edilen toprak, perlit ve torf karışımıyla elde edebiliriz. Bims Niğde bölgesine has bir kaya tipi olup, öğütülmesinden elde edilen toprakla tuğla yapımında kullanılan bir maddedir. Perlit yine su tutuculuğu yüksek bir doğal malzemedir. Torf ise kurumuş göllerin dibinden elde edilen çürümüş bitki ve organik artıkların öğütülmesinden elde edilen bir tür topraktır.

        Bims kayası, perlit ve torf toprağı

          Çanak değişimi için kök tırmığı, budama makası, tel kesici gibi malzemelere ihtiyacımız olacaktır. Bonsai kökleri çanak içine tellerle tutturulmuş olduğu için önce çanağın altında bu teller kesilmelidir. Daha sonra ağacın kökleri çanak çeperinden serbestleştirilip, çanaktan çıkarılır. Köklerin çevresinden ve altından eskimiş kökler ve toprak parçaları tırmık veya çöp şiş yardımıyla didiklenerek temizlenmelidir. Herdem yeşil ağaçların kök temizliği sırasında köklerin yaklaşık yarısının toprakla olan ilişkisinin bozulmaması, köklerin mantar hastalıkarına karşı daha güvende olmasını sağlayacaktır.

   Çanak değişimi için malzemeler ve telin kesilmesi

   Köklerin tırmıkla temizlenmesi ve kök budaması 

          Daha sonra çanağın drenaj delikleri ızgara teller ile kaplanarak toprağın kaçması önlenir. Çanağın dibine önce drenajı rahatlatacak ufalanmış kaya malzeme karışımları yayılır ve üzerine fundalık toprağı veya torf yayılır. Ağaç çanak içine yerleştirilip, teller yardımıyla çanak içine fikse edilir. Daha sonra dallar arasına üstten toprak eklenip, kökler arasına iyice girmesi sağlanır, el ile hafifçe bastırılır. Son olarak da üstten su vererek sulanır. Bahar ile birlikte ağaç uyanmaya hazırdır.

   

   

 

GÜBRELEME

          Bitkinin sağlıklı ve canlı olabilmesi için altı tane kimyasal elemente gereksinimi vardır. Bunlar azot (N), fosfor (P), potasyum (K), kükürt (S), kalsiyum (Ca) ve magnesyumdur (Mg). Demir (Fe), manganez (Mn), bakır (Cu) ve bor (B) da az miktarda gerekli kimyasal elementlerdir. Farklı bitkiler bu elementleri farklı miktarlarda alırlar. Gübreler organik ve inorganik olmak üzere ikiye ayrılırlar. Organik gübreler hayvan ve bitki kaynaklarından, inorganik gübreler de mineral kaynaklarından elde edilirler.      

          Azot inorganik gübrelerde amonyum nitrattan, amonyum sülfattan veya kalsiyum nitrattan sağlanır. Fosfor ise büyük çoğunlukla süperfosfattan elde edilir. Fosforun olduğu gübreler genellikle potasyum da içerir. Bunlara 'PK' gübreleri denir ve bunlar bonsailer için ideal gübrelerdir. Magnezyum, magnezyum fosfattan elde edilir. Magnezyum eksikliği olan bitkiler genelde sarı renkte görünürler.

          Organik gübrelerin kimyasal kompozisyonları farklıdır. Örneğin şerbetçiotu gübresi azotça zenginken potasyumca fakirdir. Dolayısıyla organik gübreler genelde besin değeri için değil, toprağı zenginleştirmek için kullanılırlar. Ayrıca organik gübreler "Mycorrhizal" mantarının kaynağıdır. Bu mantarlar birçok ağaç türünün köküne yakın yerde yaşarlar. Bulundukları bitki ve mantar arasında simbiyos bir ilişki vardır. Bitki mantara besin sağlar, mantar da bitkinin topraktan mineral almasını sağlar. Şimdi birçok bonsai yetiştiricisi mycorrhizal mantarının önemini kavramış olup, bonsai topraklarına bu mantarı transfer etmektedir.

          Gübre kullanımı özen gerektirir. Fazla gübre kullanımı, bitkideki suyun toprağa geçmesine ve bitkinin susuzluktan ölmesine neden olduğu için zararlıdır. Bonsai'ye gübre verilirken özen gösterilmelidir. Çünkü bonsaı normal ağaç büyüklüğünün dışında bir büyüklüğe sahiptir, her zaman önerilen miktarın yarı gücünde gübre verilmelidir. Bir seferde kuvvetli bir doz verileceğine birkaç seferde zayıf dozlar verilmesi önerilir.

Azot daha çok yaprakların ve sürgünlerin gelişimi için gereklidir, fosfat köklerin gelişimi, çiçeklenme ve meyve gelişimi için önemlidir, potasyum genel olarak bitkinin sağlığı için gereklidir. Magnezyum klorofilin yapısında bulunur ve yaprakları daha yeşil görünmesini sağlar. Bu maddeler yılın değişik dönemlerinde ve değişik bitki türleri için değişik oranlarda sağlanmalıdır ancak genel olarak birlikte verilmelerinde bir sakınca yoktur. Gübreleme zamanı erken ilkbahar dönemi ile başlar ve sonbaharın ortalarına kadar devam etmelidir. Daha yaşlı ağaçlara normalden daha az gübre gerekir. Çanak değişiminden sonraki ilk 1 ay içinde veya hastalık durumu olan ağaçların gübrelenmesinden kaçınılmalıdır.

          Azot, fosfat ve potasyum NPK şeklinde minerallerin kimyasal sembollerinin bir araya getirilmesiyle elde edilen kısaltmayla ifade edildiğinde, bahar aylarında 10:6:6 oranlarında, yaz aylarında 6:6:6 ve sonbahar aylarında 3:6:6 oranlarıyla uygulama yapılması ağacın yaşadığı döngülere daha uygun olacaktır. Ayrıca tam çiçeklenme döneminde 6:10:6 oranında kullanılması işe yarayacaktır. Yaşlı ağaçlarda genel olarak N miktarının daha az kullanılması iyi olur. Minerallerin katı ya da sulama suyuna katılan sıvı formlarının uygulanması arasında fark yoktur, yeter ki mineral oranlarına dikkat edilsin. Gübre kullanılmasında önerilen oranlardan fazla kullanılması son derece sakıncalıdır ve ağacın ölümüne dahi neden olabilir. Katı gübreler küçük sepetler içinde toprağın yüzeyine konarak uygulanırsa çocukların ya da kuşların yemesi önlenmiş olur. Sepetlerin üzerinden sulama yapılarak gübrenin toprağa geçmesi sağlanmış olur.

    

SULAMA

          Sulama Bonsai bakımının en önemli parçasıdır. Konunun önemini aşağıdaki anekdot çok iyi anlatmaktadır.

          "Japonya'da  Bonsai öğrencisi iken, başlangıçta sadece ustamın bonsailerindeki otları temizleme onuruna sahip olmuştum. Sonra yosun temizlemeye terfi ettim. Birkaç ay sonra birkaç hatalı dal ve sürgünü kesmeme izin verildi. Beni en çok şaşırtan şey en son verilen onur sulamaydı. Zeko Nakamura şöyle dedi: 'Bir ağacı kötü biçimde budamak kötü bir saç kesiminden farksızdır, her zaman tekrar büyür. Ama sulama kabını eline aldığında, elinde tuttuğun yaşam ile ölüm arasındaki farktır.' En sonunda elime bir sulama kabı verildiğinde, bunun diplomam olduğunu biliyordum, mezun olmuştum." (Herb L. Gustafson, The Bonsai Workshop)

          Bir bonsai için ne sıklıkla sulama gerektiği pek çok faktöre bağlıdır. Ağacın türü, yaşı, çanağın boyutu, mevsim, toprağın karışımı ve ortam çok önemli belirleyicidir. Bütün bunlar dikkate alındığında bir bonsai için hangi sıklıkta su verilmesi gerektiğinin bir formülünü ortaya koymak imkansız derecesinde zordur. Basitçe ağacı gözlenmesi onun ne zaman suya ihtiyacı olduğu konusunda bilgi verecektir.

i.                 Öncelikle toprağın durumu dikkate alınmalıdır, hafifçe kurumuşsa su verilmelidir. Parmağınızla toprağa dokunun ve yaklaşık 1 cm kadar derindeki toprağı hissedin. Kurumuş olduğunu hissediyorsanız su verilmelidir. Zamanla toprağı dokunarak hissetmeden, sadece gözleyerek de bunu anlayacak hale geleceksiniz.

ii.                Kesinlikle rutin bir formda hergün düzenli su vermek yerine gözleyerek hareket etmek gerekir.

iii.              Gerektiği şekilde hazırlanmış bir Bonsai toprağı sulamayla ilgili sorun çıkma olasılığını minumuma indirger. Fazla su hemen toprak tanelerinin arasından geçerek drenaj deliklerine ulaşır. Bu hızlı akım topraktaki mineral ve tozların birikmesini engeller ve aynı zamanda toz, kir ve fazla gübre gibi sorunların çözümüne de yardımcı olur. Toprak tanecikleri sağlıklı beyaz kılcal köklerin oluşumunu sağlayacak doğru nem oranını korur. Sulamadan kaynaklanan pek çok sorun iyi bir bonsai toprağıyla çözümlenebilir.

          Öncelikle su kaynağınızı tanıyın. Eğer musluk suyu kullanıyorsanız tuz, klor ve kalsiyum oranlarını bilmeliyiz. Çeşitli su kaynakları yerel kanun ve kurumlarca insan kullanımına uygun hale getirilirler, ama bu genellikle problemleri dışarı almak yerine içeriye yeni maddeler ekleyerek olur. Ağaçlarınızın mümkün olduğunca en sade haliyle suya ihtiyacı vardır. Örneğin güçlü ve sağlıklı dişler için gerekli olan flora hiç ihtiyaçları yoktur. Suyunuzu denemek için bir saksıda herhangi bir ot yetiştirin. Eğer saksınızın iç kenarlarında görünür boyutta bir tortu birikintisi oluşuyorsa, suyunuz yüksek miktarda mineral içermektedir.

          Suyunuzu ağzı açık bir fıçı ya da bidonda tutun ve sulama gerektiğinde suyu buradan alarak kullanın. Suyu böyle sakladığınızda, klor ve flor uçarak havaya karışacak ve ağır mineraller ve diğer maddeler dibe çökecektir. Sulama anında, ister bir bonsai sulama kabıyla ister ince spray püskürten bir araçla olsun, önce belli bir mesafeden sulayın, sonra beş dakika ara verin, ikinci sulamada daha yakına gelin ve bütün yaprakları, yaprak saplarını, küçük ve büyük dalları parlatın. Duş yapmak sadece hoşlarına gitmekle kalmayacak, ayrıca toz ve yosun sporlarını temizlemeye yardımcı olacaktır. Bonsainiz oldukça ıslak olacaktır, ama yine de bir üçüncü defa daha sulamakta fayda vardır. Topraktaki bütün tanecikleri ıslatmak için genellikle en az üç sulama gerekmektedir. Gövdenin tam altındaki alanı ıslatın ve köklerdeki hatalı taneciklerin dışarı akmasını sağlayın. Diğer bir teknikte çanağı tamamıyla su dolu bir kaba daldırıp, çanaktan hava kabarcıkları çıkışı tamamen kesilinceye kadar bekletmek ve sonra kaptan dışarı çıkarıp fazla suyun süzülmesine imkan vermektir. Bu durumda yaprakları nemlendirilmesi için spreyleme ek olarak yapılabilir.

          Her sabah güneş ortalığı ısıtmadan önce sulamaya çalışın. Gün ortasında ısınmış toprnağa soğuk su vermekten kaçının, bu köklere zarar verecektir. Aynı gün içinde suya yeniden ihtiyaç duyuluyorsa, ağacın geceyi ıslak geçirmesini engelleyecek kadar erken yapın.     Ağacınızın aldığı ışığı sulamalar arasında geçmesi gereken zamana göre ayarlayın. Eğer küçük bir bonsai günde üç defa sulama gerektiriyorsa, onu biraz daha gölgeye almayı düşünmelisiniz. Ya da bir çam ağacı haftada sadece bir defa sulama gerektiriyorsa ona daha fazla güneş verin, daha hızlı büyüyecektir. Kökleri daha sıcak kalacak ve dallar kalınlaşmaya başlayıp, daha fazla yeni sürgünler verecektir.

          Bonsai sulamasında mümkün olduğu kadar yağmur suyu kullanılmalıdır. Yoğun bir sağanakta bile bir bonsai çanağına fazla yağmur suyu giremez. Yapraklar bir şemsiye gibi yağmurun toprağa ulaşmasını engeller.

          Genç, hızlı büyüyen türler oldukça fazla nem isterler. Bırakın sulama programını ağaç ve saksı belirlesin. Toprak yüzeyine suyu verdiğinizde nasıl aktığını inceleyin. İyi drenaja sahip olmayan bir ağacın daha fazla özene ihtiyacı vardır. Ya kökler çanağın her tarafını kaplamıştır, ya da toprak zamanla katılaşmıştır. Her iki durumda da çanak değiştirme zamanı gelmiş demektir. Bu ağaçları daha büyük çanaklara almak veya gölgeye taşımak gerekebilir, ama ağacınızı sürekli yaprakları sönmüş bir halde bırakmayın. Eğer bu durum her hafta oluyorsa, ağacınız çok fazla gerilim altındadır, hemen durumu düzeltecek önlemler alınmalıdır.

          Gereğinden fazla sulamadan sakının ve hasta bir ağacı asla fazla sulamayın. Her gece ıslak bırakılan bir bonsai kolaylıkla böcekler, salyangozlar, solucanlar ve hastalıklara karşı korunmasız hale gelir. Bir ağaç bir hastalıktan ya da böcekten muzdaripse ya da bunlardan yeni kurtulmuşsa suya olan ihtiyacı azalmış olacaktır. Sonbahar renklerine bürünmüş bir ağaca çok fazla su vermeyin. Yapraklar ya da iğneler durağanlaşmışlardır ve artık köklerden daha az su talep etmektedirler. Bu mevsime çok fazla su sonbaharı çok kısa keser, yapraklar o güzel renkleri terkedip hemen kahverengileşirler ve dökülürler. Gene aynı şekilde yapraktan arındırılmış bir ağacı fazla sulamayın. Budama ya da doğal yollardan olsun eğer yapraklar dökülmüşse ağaç daha az suya ihtiyaç duyacaktır.

          Sığ saksılar derin saksılara oranla daha zor su çekerler. Saikei çanakları ve özel taş ya da topraktan yapılan ve ormanlar için kullanılan çanakları fazla sulamaktan kaçının. Yaprakları da fazla ıslak bırakmaktan sakının. Çamlar, ardıç ve diğer herdem yeşiller yaprakları güneşten kurumuş ve parlakken en iyi görünüme sahiptir. Çok fazla nem büyümelerini yavaşlatır ve onların gevşek ve olağandışı görünmelerine yol açar. Gül, şeftali, kayısı, erik gibi hastalığa yatkın bitkilerin yapraklarını da ıslatmaktan kaçının. Hastalıkları engellemek onları ilaçla tedavi etmekten daha iyidir.

BONSAİ EDİNME YÖNTEMLERİ

          Kuşkusuz en basit bonsai elde etme yöntemi satın almaktır. Ancak emek verdiğiniz, kendi oluşturduğunuz, her aşamasını yaşadığınız, kendinizden birşeyler katarak ona sizi yansıtacak değerler kattığınız bir bonsai şüphesiz daha değerli olacaktır. Burada bir bonsai yapmak için tanımlanmış birkaç teknik hakkında bilgi verilecektir.

Toplama - Yamadori

          Bazen doğada kendiliğinden küçük kalmış, ya da henüz genç olarak 2-3 yaşlarında ağaçlara rastlamak mümkündür. Yasal ve doğal koşullar el veriyorsa bu tür ağaçların doğadan toplanarak bir çanağa alınarak bonsai olarak yetiştirilmesi tekniği Yamadori olarak adlandırılır. Doğal ortamından alınacak ağaç seçilirken bu ortamda kendi başına yetişip büyüme olasılığı zayıf ağaçların seçilmesi daha etik olacaktır. Örneğin çevresindeki çok yüksek ağaçlar nedeniyle gölgede kalıp, güneşi görmesi çok zor olan ağaçların bu ortamda büyüyüp gelişmeleri imkansız derecesinde zordur. Ya da etrafta keçilerin yayıldığı bölgelerde genç fidanların hayatta kalarak büyümeleri imkansızdır.

Ağacın doğal ortamından toplanması için mevsim çok önemlidir. Kış aylarının sonuna doğru veya hemen bahar aylarının öncesinde alınan ağaçların yaşatılması ihtimali çok daha yüksektir. Ağacın doğal ortamından toplanmasında köklerinin çevresinin yeterince derin kazılması, köklerine zarar verilmeden çıkarılması ve taşınması çok önemlidir. Ağaç yerinden çıkarıldığında kökleri nemli bir havlu ya da çarşaf gibi bir malzemeyle sıkıca sarılmalıdır. Doğal ortamından alınan ağaç biran önce saksıya alınmalıdır. Saksı için gerekli toprak karışımının hazırlanması açısından doğal ortamındaki topraktan bir miktar alınması önemlidir. Bu toprak su drenajının iyi olabilmesi açısından bonsai için önerilen karışımlar ile birlikte kullanılmalıdır. Daha sonra yeterli miktarda can suyu verilerek işlem tamamlanır. Daha sonra ağaç dış ortamda, direk güneş ışığının altına gelmeyecek şekilde yerleştirilir ve toprağı hafif nemli tutulur. Yaklaşık 1 yıl boyunca sonraki bahara kadar ağaca sadece su ve gübre verilmelidir. Budama veya telleme gibi işlemler ilk yıl yapılmamalıdır. Saksılamayı takiben birinci ayından itibaren gübreleme yapılabilir.

 

Çelikleme – Sashiki

          Herhangi bir ağaçtan budanan genç dallar veya sürgünler bu işlem için kullanılabilir. Budanarak kesilen dalların kesilmiş uçları, uçlarında birkaç yapraklı kısa sürgünler halinde kalacak şekilde 45 derece açıyla keskin bir makasla yeniden kesilir. Daha önceden hazırlanmış bir saksıya 2-3 cm aralıklarla birkaç santimetre derinliğe kadar saplanır. Saksı yerine perlit içine, oasis veya patates içine de çelikleme yapılabilir. Düzenli sulanarak köklenmeleri beklenir. Bir yıl boyunca sulama ve gübreleme dışında bir şey yapılmaz ve sonraki bahardan itibaren bonsai işlemlerine geçilebilir.

 

 

Tohumdan Yetiştirme

          Bonsai tohumu diye özel bir tohum yoktur. Bonsai yapmak istediğiniz herhangi bir ağacın tohumunu ve meyvelerinden çıkan çekirdekleri kullanabilirsiniz. Herdem yeşillerin tohumları kozalakların içinde bulunur. Kozalak yapraklarının zamanla açılmasıyla içlerinden çıkarılabilir. Bu teknikle ağaç yetiştirmek en çok sabır gerektiren yöntemdir. Seçtiğiniz ağacın tohumu, tohum çapının yaklaşık 2-3 katı derinlikte olacak şekilde sonbaharda toprağa gömülür ve düzenli sulanarak çimlenmesi beklenir. Tohumların toprağa gömülmesi için sonbahar mevsimi kaçırılmışsa, tohumların çatlatılmasını kolaylaştırmak için bir süre çok nemli ve 25-30 derecelik bir ortamda bekletilmeleri gerekebilir. Çatlatılma işleminin ardından toprağa gömülen tohumlar daha kısa sürede çimlenecektir. Tohumdan çimlendirmeyle bonsai yapabilmek için yıllarca beklemek gerekecektir.

 

Dalında Köklendirme - Air Layering

          Bonsai için yeterince yaşlı bir ağaç elde etmenin en iyi yöntemlerinden biridir. Çevrenizde rahatça ulaşabileceğiniz bir ağacın uç dallarından bonsai haline getirebileceğiniz birini seçin. Dalı budayarak kesmeyi planladığınız yerde, ağacın kabuğunu içindeki liflere zarar vermeyecek şekilde soyun. Kabuğu soyulmuş bölümün genişliği yaklaşık dalın kalınlığı kadar olması tercih edilir. Bu bölgenin çevresi torf ile yumruk büyüklüğünde sıkıca kapatılıp, etrafı naylon ile sıkıca sarılır. Daha sonra naylonun içine enjektör yardımıyla su sıkılarak torfun iyice nemlenmesi sağlanır. Torfun güneş ışığından korunması için etrafı ayrıca siyah bir naylon poşetle sıkıca sarılmalıdır. Birkaç gün aralıklarla torf ıslatılarak yaklaşık 45-60 gün beklendiğinde kabuğun soyulduğu bölgeden yeni köklenmelerin oluştuğu görülecektir. Köklenme işlemi tamamlandığında dal kesilerek saksıya alınmaya hazır hale gelmiş olur. Saksılanan budanmış ağaç dalının bir kısım uç dal ve yaprakları ayrıca budanarak bir yıl boyunca saksıda yetiştirilmesi daha sağlıklı bir bonsai adayı elde edilmesini sağlayacaktır. Sonraki ilkbaharda ağaç çanağa alınarak işlemlere başlanabilir hale gelmiş olur.

 

Tüplendirilmiş Fidan – Nursery Stock

Bu teknikte oldukça hızlı ve güvenli bir yöntemdir. Bonsai yapmak istediğiniz ağacın 3-4 yaşlarındaki tüplenmiş bir fidanını kolayca ve oldukça ucuz olarak elde edebilirsiniz. Seçeceğiniz fidanın çok boylanmamış ancak yeterince kalın bir gövdesi olmasını seçmekte fayda vardır. Bu tip fidanlar direkt ilk bahar ayının hemen öncesinde çanağa alınarak bonsai haline getirilmeye başlanabilir.

 Mazı (Chamaecyparis) tüplendirilmiş fidanı

ÇANAK SEÇİMİ

          Resim için çerçeve ne anlama geliyorsa, bonsai için de çanak bu anlama gelir, hatta daha da önemlidir. Çanakların formları, boyutları, derinlikleri ve renkleri ağaca göre farklılıklar gösterir. Amaç ağacı daha iyi gösterecek uyum içinde bir çanak kullanmaktır.

          Çanağın derinliği genelde ağacın gövdesine göre belirlenir. Kabul gören yaklaşım gövdenin kalınlığı ile yaklaşık aynı derinlikte çanak kullanılmasıdır. Ancak bu açıdan pek çok istisnai durum olabilmekterir. Çanağın genişliği genelde ağacın taç yaptığı maksimum genişlik kadar olmalıdır. Daha büyük bir çanak ağacı gölgeler, daha küçük bir çanak ağacın kök sağlığı ve çanağa tutunması açısından sakıncalar oluşturur. Çanak genişliği için diğer bir oranlama da ağaç boyunun yaklaşık üçte ikisi kadar genişlikte bir çanak seçilmesidir.

          Çanağın şekli ile ağaç formu arasında da bazı ilişkiler söz konusudur. Bunu için genel kabul gören yaklaşımlar şu şekilde verilebilir.

Upright                   Diktörtgen, kare, oval, yuvarlak; sığ

İnformal upright      Kare, sekizgen, altıgen, yuvarlak; sığ

Slanting                  Diktörtgen, kare, altıgen, sekizgen, oval; sığ

Semi cascade         Kare, altıgen, sekizgen, yuvarlak; orta derinlikte

Cascade                 Diktörtgen, kare, altıgen, sekizgen, oval; derin

Broom                              Diktörtgen, kare, altıgen, sekizgen, oval; sığ

Literati                    Diktörtgen, oval, yuvarlak; sığ

Forest                    Diktörtgen, oval; sığ

Kaya parçaları, düz taşlar ve diğer değişik formlar her türlü form için kullanılabilir.

          Çanağın rengine karar verirken de önerilen bazı genel kurallar vardır. Ağacın türü veya yaprak ya da çiçeklerinin hakim rengi, çanak renginin seçimini etkiler.

Herdem yeşiller       Kahverengi, siyah, gri, kırmızımsı

Narin yapraklı         Gri

Beyaz                    Pastel sarı, yeşil, soluk yeşil, donuk kırmızı, mavi tonlar, beyaz

Sarı                       Koyu yeşil, koyu renkler, mavi, soluk yeşil

Kırmızı                   Pastel mavi, koyu mavi, yeşil, kirli beyaz

Turuncu                 Koyu kahverengi, yeşil

Pembe                   Mavi, yeşil, beyaz

Mavi                       Kırmızı, sarı, donuk beyaz, gri             

Sırasıyla açelya, akçaağaç, ardıç, begonvil (cemile)

BON-SAİ İÇİN AĞAÇ SEÇİMİ

          Ağaç seçiminde herşeyden önce yaşadığınız bölgenin iklimine en uygun ağacı seçmeye çalışmakta fayda var. Bildiğimiz gibi ağaçlar doğada dış ortamda yaşayan canlılar olarak, şartlarınızı fazla zorlamadan yaşadığınız enleme uygun bir ağaç seçilmesinde fayda vardır. Normade pencerenizin dışında, balkonda veya bahçede tutacağınız bonsai, mevsimlerin gerektirdiği iklim koşullarını yaşayabilmelidir. Seyretmek için zaman zaman evinizin içine alabilir, masanızda, sehpahanızda konuk edebilirsiniz, ancak onların daha uzun süre bulunmaları gereken yer dış mekanlar olmalıdır.

**GİNKGO BİLOBA – JAPON ERİĞİ

          Yapraklarını döken yapraklı ağaçtan biri olan ginkgo, tarihöncesi zamanlarda çok yaygın olan bir ağaç familyasının günümüze ulaşan tek üyesidir. Çok uzun zaman önce yok olduğu sanılırken, batılı botanikçiler tarafından 17.yy da Çin'in doğusundaki Chekiang eyaletinde budist manastırların çevresinde bulunmuştur. 1930'lu yıllarda ise Çin'in Zhejiang bölgesinde doğal ginkgo ormanları keşfedilmiştir. Dünyanın her yanında süs ağacı olarak cadde, park ve bahçeleri süsleyen ginkgo en ağır kirlilik koşullarına bile dayanıklı olduğu ve zararlı böcekleri barındırmadığı için Uzak Doğuda cadde ve sokaklarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye'de Japon eriği olarak bilinir.

      G.Biloba mevsimleri

   G.Biloba meyveleri

          İki parçalı, fan şeklindeki yapraklarıyla kolayca ayırdedilen ginkgo, kışın yapraklarını döker. Dişi ve erkek olmak üzere herbiri tek cinsiyetli iki cins halinde bulunur. Genç ağaçlarda yanlara doğru olan dallanma yapısı zamanla sutun şeklini alır. Meyveler dişi ağaçlarda 20 yaşından sonra görülmeye başlar. Grup halinde bulunan bu yarı küresel meyveler olgunlaşınca yere düşer ve etli kısım çürürken kötü bir koku yayar. Çekirdeği yenilebilir özelliktedir. Meyve veren dişiler daha değerli kabul edilir ve ağacın cinsiyetini meyveler olmadan anlamanın yolu yoktur.

          Sonbaharda koyu sarıya dönüşen olağan dışı yaprakları ve saksıda yetiştirilmeye yatkınlığı onun bonsai olarak çok sık kullanılmasına yol açmıştır.

Uygun Olduğu Bonsai Formları

En sık kullanılan stiller formal upright, multipl trunk ve broom formlarıdır. Yaprak büyüklüğü ve dallanma yapısı yüzünden Japon Bonsai ile Bahçe Bonsai arasında boylarda yetiştirilebilir.

 Değişik form ve boyutlarda G.Biloba Bonsai örnekleri

Çanak Değiştirme

Kökler üzerinde ağır işlemler gerektiren kesimler ilkbahar başında yapılmalıdır. Toprak karışımında enaz %40 oranında kum veya öğütülmüş volkanik kaya kumları içermeli ve çok iyi bir drenaja sahip olmalıdır.

Budama ve Telleme

Yeni sürgünler yılda iki defa ilkbaharda ve sonbaharda budanmalıdır. İkbaharda sürgünü en üstteki yaprak dışarı bakacak şekilde, sonbaharda ise en üstteki tomurcuk kalacak şekilde budayın.Şekli bozan dalları sonbaharda yaprak döktükten sonra kesin. Büyük dalları budarken kesiğin ön yüzde olmamasına dikkat edin. Bu ağaçta yaralar asla tam olarak kapanmaz. Çok narin bir kabuğa ve çok kırılgan bir dal yapısına sahip olan ginkgoda mümkün olduğu kadar telleme yapılmamalıdır.

Sulama

Büyüme sezonunda her gün toprağı tamamen nemlendirecek kadar su verin. Kışın kökler çok nemli olduklarından dondan zarar görecekleri için toprağı biraz daha kuru tutun.

Mekan

Ginkgo bir dış mekan bitkisidir ve çok genç ağaçlar biraz gölge istemelerine rağmen büyük ağaçlar tam güneş almalıdır. Yapraktan arındırma işlemi olumlu sonuç vermediği için küçültücü etkiyi sağlamak için ağaç çok bol güneş almalıve baharda az su verilmelidir.

Gübreleme

İlkbahar başından yaz ortasına kadar yüksek azotlu, Eylül başından Ekim sonuna kadar düşük azotlu bir gübreyle her iki haftada bir besleyin.

Üretme

Sonbaharda soğuk işlemden geçen ve ilkbaharın başında ekilen tohumdan kolayca yetişir, ilkbaharda air layering ve sonradan yıllanmış odundan alınan çeliklerden köklendirerek üretilebilir.

JADE - YILKI ATI AĞACI

          Doğal olarak Güney Afrika'da yetişen bu bitki 3 metre yüksekliğe kadar ulaşan boydadır. Yapraklı herdem yeşil bitkilerdendir. Evlerde ılıman iklimli bölgelerde süs bitkisi olarak yetiştirildiği gibi, indoor bonsai olarak da yetiştirilir. Yuvarlak, etli yaprakları dal boyunca karşılıklı ikizler şeklinde yerleşmiştir. Yapraklarının güneş gören kısmı kızarma yapar ayrıca kış ya da ilkbaharda pembe renkli çiçekler açar. İnformal upright ve twin trunk stili için uygundur. Sıcak ve bol ışıklı yerleri sever. Kışın ısının 10 derecenin altına düşmemesi gereklidir. Sulaması yaz aylarında sıcaklığa bağlı olarak sık yapılmalı, kışın ise 2-3 haftada bir olacak şekilde devam etmelidir. ılkbahar sonu ile sonbaharın başlangıcına kadar ayda bir gübrelemelidir. Çanak değiştirme iki yılda bir ilkbaharda yapılmalıdır. Toprak kum veya perlit karışımından zengin olmalıdır. Budama yeni sürgünler istenen boyuta ulaşmışsa sürgün koparma şeklinde olmalı. Alt bölgedeki dallanmalar kesilerek ağaç görünümü yaratılmalıdır. Çelik yöntemi ile kolayca üretilebilir.

       Sırasıyla güneşten kızaran kenarlar, ikiz gövde formu, pempe çiçekler, çelikle üretim

FİCUS

Anavatanı Güneydoğu Asya olup, bataklık ve orman alanlarından kökenli tropikal bir ağaçtır. 850 civarında farklı türü vardır. İncir ağacı da ficus türlerinden biridir. Herdem yeşil yapraklı bir ağaçtır. Çeşitli yaprak tiplerinde olan türleri vardır. Bir kısmı küçük parlak yapraklı bir kısmı mat renkli veya büyük yapraklıdır. Oldukça hızlı büyürler ve birkaç yıl içerisinde yaşlı bir ağaç görüntüsü verirler. Toprak üstü köklenmeye yatkınlıkları nedeniyle bonsai stillerinin hemen hemen hepsine uygun şekilde form verilebilirler. Kayaüstü kök formu için sık tercih edilen bir ağaç türüdür. Bonsai için en uygun ficuslar Ficus benjamina, Ficus brevifolia, Ficus diversifolia ve Ficus falcata'dır.

         Ficus türleri sırasıyla F.Benjamin, F.Brevifolia, F.Diversifolia, F.falcata

          Çelik alma ile kolayca üretilebilir ve köklendirme hormonuna da ihtiyaç duymazlar. Çabuklaştırmak için toprak ısısını 24 derece dolayında tutmak yeterlidir.

Toprağın büyüme mevsiminde sıkça sulanarak nemli tutulması gerekir. Kış aylarında sulama seyrekleştirilir. Sulama ile tüm köklerin suyla teması sağlanacak şekilde sulaması yapılmalıdır, daldırma yöntemi tercih edilebilir.

İlkbahar ve yaz aylarında 2 haftada bir, kış aylarında ise 4-6 haftada bir gübreleme yapılmalıdır.

Dal ve yaprak budanması her mevsimde yapılabilir. Kesilen yerden sütümsü bir sıvı çıkışı gözlenecektir ama bu sıvı akışı tehlikeli değildir. Kendi kendisini kontrol eder. Her mevsimde telleme yapılabilir. Büyüme mevsiminde tellerin gövdeye batmamasına dikkat etmelidir.  

AZALEA - AÇELYA

          Açelyalar çiçek açan çalılar grubunun en güzel örneklerindendir. Herdem yeşil olanları olduğu gibi yaprağını döken türleri de bulunur. Rhododendron ailesi olarak adlandırılmaktadır. Türlerin büyük kısmı Japonya kökenlidir. Japonlar tarafından 17.yy dan beri çoğaltılmakta ve hibritleri yapılmaktadır.

          Herdem yeşil olan Satsuki açelyalar bonsai olarak en çok kullanılanlardır. Diğer açelyaların aksine geç sonbahar yerine yaz ortasında çiçek verirler. Kurume açelyaları ikinci sırada populariteye sahiptir.

 Sırasıyla Azalea satsuki ve A.kurume

          Açelyalar, tüm temel bonsai formlarına "broom still" hariç uygundurlar. Kısmen gölge yerde kışın donmadan korunmalıdır, bu nedenle ev içine alınabilir. Çiçekli zamanlarda aşırı yağmurdan korunmalıdır.

Büyüme mevsiminde günde en az bir kere sulanmalı ve yaprakları sprey sulamayla nemlendirilmelidir. Bu sayede toprak daima nemli tutulmuş olacaktır. Kış mevsiminde sulama sıklığı azaltılmalı ama toprağın kurumasına hiçbir zaman izin verilmemelidir. Kuru toprakta narin ince kökler zedelenirler.

İlkbaharda çiçek açıncaya kadar iki haftada bir gübrelenmelidir. Çiçek açma sona erdikten sonra sonbahara kadar ayda bir gübrelenmesi yeterlidir. Gübre seçerken açelyanın asit ortamı sevdiği unutulmamalıdır.

Çiçekler öldükten sonra her yıl çanak değiştirilmelidir. Kireçsiz toprak tercih edilir. Çiçek açma sona erdikten sonra tüm yeni dallar temizlenmeli, ikincil dallar yaz ortasına kadar budanabilir. Ölü yapraklar hemen ayıklanmalıdır.

Çelikleme veya "air layering" ile yaz ortasına kadar çoğaltılabilir. Sera ve çiçek satış yerlerinden bonsaiye uygun olanları seçilip alınabilir.

CEDRUS - SEDİR

Ülkemizde halk arasında "katran" adıyla da anılan sedir cinsinin günümüzde 4 türü vardır. C.atlantica, C.deodora, C.brevifolia, C.libani. Bunun yanında pekçok kültür formu ve varyeteleri de vardır. Adını "Kozalaklı ağaç" anlamına gelen "Kedros" sözcüğünden alan sedirler, kışın yaprağını dökmeyen, boylu orman ağaçlarındandır ve uzun ömürlüdürler. Ülkemiz sedir oranrında 650 ile 1000 yaşlarında olan ağaçlara rastlanmıştır. Yaprakları enine kesitte 3 köşeli, uzun sürgünlerde sarmal ve seyrek dizilmiş, kısa sürgünlerde ise sık bir demet halinde, uç kısmı sivri ve serttir. ığne yapraklar 3-6 yıl bitkide kalır. Kozalaklar yumurta şeklinde veya silindir formundadır. İkinci veya üçüncü yıl içerisinde olgunlaşırlar.

          Sedirlerin genç yaşlarda yapıları pramidaldir. Zamanla düzgün ve dolgun gövde yaparlar. Gençlikte dar ve muntazam pramidal tepe yaşlandıkça yayvanlaşır.

          Sedirler ışık ağaçlarıdır. Sıcağı severler, buna karşılık nem istekleri nispeten azdır. Donlara karşı oldukça duyarlıdır.

          Gençlikte ve orta yaşlarda derine giden kazık kök yapan sedirlerin yaşlandıkça kökleri "yürek kök" sistemine dönüşür.

Cedrus Libani

          Esas yayılış sahası Güney Anadolu. Toroslar üzerinde bulunduğu için Toros Sediri olarak da adlandırılır. Diger bir adı da Lübnan Sediridir. Yan dallar gövde ile hemen hemen 90 derecelik açı yaparak çıkar. Toros Sedirinin birçok kultivar ve alt türleri vardır. Altın sarısı iğne yapraklı olanı "Aurea", mavi yeşil yapraklı olanı "Glauca"; bodur kompakt formlu olanı "Nana"; sarkık dallı olanı "Pendula" olarak isimlendirilir.

Cedrus Atlantica

          Kuzey Afrika'da, Cezayir ve Fas'ın Atlas dağlar'ında daha çok 1000 m. üstündeki yerlerde yetişen orman ağacıdır. 30-40 m. boy yapabilir. Yatay uzamayan yan dalları, dik tepe sürgünü, gevşek tepe yapısı, tüylü genç sürgünleri, küçük kozalakları ile Toros Sedirinden ayrılır.

Kultivarları: Sürgünleri kısa ve yukarı doğru yönelmiş olanı "Fastigiata", yaprakları kısa ve altın sarısı renkli olanı "Aurea", mavi sedir olarak bilineni 'Atlantica glauca',  son derece küçük olanı "Glauca pendula" olarak isimlendirilir.

Cedrus Brevifolia

          Ana vatanı Kıbrıs Adasıdır. İğne yaprakları diğerlerinden daha küçüktür.

Cedrus Deodara

          Himalaya sediri olarak da bilinir. İğne yaprakları en uzun, kozalakları en büyük olanıdır. Genç bireylerde tepe sürgünü aşağıya doğru sarkıktır.

 Sırasıyla C.libani, C.atlantica, C.brevifolia, C.deodara

Bonsai Olarak Özellikleri

Upright, informal upright ve grup formlarında bonsai için uygundur. İlkbaharda yeni gelişen tomurcukların koparılması ile budanır. Çanak Değişimi 3-5 yılda bir ilkbaharda yapılmalıdır. Büyüme mevsiminde iki haftada bir gübrelenmelidir. Büyüme mevsiminde her gün diğer zamanlarda birkaç günde bir sulanır. Tamamen güneş alan bir yere yerleştirilmeli, aşırı nemden ve dondurucu soğuklardan korunmalıdır.

                   

 


--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Kulak Burun Boğaz ve Baş & Boyun Cerrahisi Uzmanı
Memorial Antalya Hastanesi
ENTALYA Sağlık Ltd.Şti.
532 361 18 90
www.masafak.com


ŞAFAK MA, MD.
Professor of Otorhinolaryngology, Head&Neck Surgery
Memorial Antalya Hospital
ENTALYA Sağlık Ltd.Şti
532 361 18 90