Mustafa Asım Şafak kim?

Fotoğrafım
Antalya, 05323611890 masafak@gmail.com, Türkiye

BİLİMDAR

Yıllardır alışmış kullanıyorduk "Bilim Adamı". Kulağa da hoş geliyordu ve dilimize iyice yerleşmişti. Sonra bu isim tamlamasının içindeki "adamı" kelimesi bazı çevreleri rahatsız etmiş olmalı ki cinsiyet ayırımı yapılıyormuş gibi bir kanı ortaya çıktı. Baktık ki "Bilim Adamı" isim tamlamasının yanında bir de "Bilim Kadını" kavramı türedi. Bu böyle bir süre devam etti, belli ki karışıklıklara neden olabiliyor, son dönemlerde yeni bir isimlendirmeyle daha karşı karşıyayız; "Bilim İnsanı". Ben bir türlü alışamadım, sanki kulağımı biraz tırmalıyor.
Bir dilin zenginliği kelime hazinesinin genişliğiyle doğru orantılıdır. Belli bir durumu yada olayı anlatmak için birden fazla kelime kullanmak gerekiyorsa, bu o dilin bir yerde yetersizliğini gösterir. Örneğin dilimize batı dillerinden geçmiş olan "Piknik" kelimesine bakalım. Bizim dilimizde piknik yapmak için kullandığımız öz Türkçe bir karşılık ne yazık ki yok. Biz piknik yapmak şeklinde anlattığımız olayı, bu kelimeyi kullanmazsak nasıl ifade edeceğiz? Doğada açık havada bir yere gidilecek, ortama uygun yemekler yenilecek, oyunlar oynanacak, vb. Ama batılı bütün bunları tek bir kelimeyle anlatabiliyor. Biz de almışız aynı kelimeyi kullanmaya başlamışız.
Şimdi gelelim tekrar konumuza. Bilim=science, bilim insanı=scientist. Batılı bu işi ne güzel çözmüş. Bilimle uğraşan insanları anlatabilmek için neden bir isim tamlaması kullanmak zorunda kalalım. Bu ister bilim adamı, ister bilim insanı olsun. Bilimle uğraşan insanları anlatmak için yeni bir isim üretmek çok mu zor? 
Oysa bizim dilimiz yeni kelime üretmek için çok güzel imkanlar sunmaktadır. Örneğin demir işiyle uğraşan birine demirci deriz ve yeni bir kelimedir. Buradan yola çıkarak bilim üretmek veya öğretmek işiyle uğraşanlara bilimci diyebiliriz belki. Ama bu "-ci" eki bizim kültürümüzde biraz satıcı anlamına geliyor. Örneğin simitçi veya dondurmacı vb gibi. 
Başka eklerimiz de var yeni kelimeler üretmek için. Örneğin kimya işiyle uğraşana kimyager denilmesi, kursa giden öğrenciye kursiyer denilmesi gibi. Ama bu eklerin kullanılması da batı dillerinden bize yerleşmiş teknikler. Sonra bilimer kelimesi ilk etapta kulağa pek de hoş gelmiyor. 
Daha çok bizden olan bir teknik daha var yeni kelimeler üretmek için. Örneğin sermaye sahibine sermayedar denilmesi, hissesi olan birine hissedar denilmesi gibi. Örnekler çok havadar, mihmandar, haznedar, dindar, taraftar, sancaktar vb. Örnekleri çoğaltmak mümkün. İşte bu "-dar" eki bence tam oturuyor. İyi havalanmış, temiz havası olan bir ortam için "Havadar" ... ; Hisse sahibi, hissesi bulunan bir kişi için "Hissedar" ... Şimdi bir bakalım. Bilim sahibi, bilim üreten, bilimle uğraşan anlamında "Bilimdar" kelimesini üretsek, nasıl olur? Bence kulağa hoş geliyor.
Aslında yeni kelimeler üretmek çok önemli ve çok zor bir iş de değil. Ancak asıl önemli ve zor olan yeni üretilen kelimenin toplumda kabul görmesi ve konuşma diline yerleşmesi. "Bilim İnsanı" isim tamlaması için "Bilimdar" ismini öneriyorum, bakalım ne kadar kabul görecek.

--
Prof.Dr. Mustafa Asım ŞAFAK,
Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi
Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
KBB Anabilim Dalı Başkanı
NEMJ Baş Editör
Lefkoşa, KKTC 

Mobile Phone KKTC: 0 542 877 55 66 
                         TC: 0 532 361 18 90
www.masafak.com


ŞAFAK MA, MD.
Professor of Otorhinolaryngology
Head of Otorhinolaryngology Department
President of Surgical Science Division
Near East University, Faculty of Medicine
Chief Editor of Near East Medical Journal

          TR     +90 532 361 18 90